x
     
28.10.2016 13:05:43
Okunma: 3035
0 Yorum

Yasemin Başak Arel
RES - Mİ?

RES yani Rüzgar Enerji Santralleri hakkında yazıldı çizildi… Yazılmaya da şüphesiz devam edilecek. RES kurulan alanlarda dava süreçleri yaşanıyor
 
Neden mi? Arsa sahibi insanların mağduriyetleri nedeniyle…
 
Peki neden? Çünkü Rüzgar Türbinleri, Hazine Arazileri üzerine kurulmakta, ancak, nakil direkleri çoğu yerde şahıs mülkleri üzerinden geçmekte… ayrıca, “GÖLGE Sahası” denilen başka bir gerekçe, türbinlerin yakınında katlı yapılaşma olamayacağını tanımlıyor…
 
Bizler her durumda bölgemizde katlı yapılaşmaya karşı görüşte olduğumuz halde, mülk sahipleri açısından hukuka aykırı durumlar yaşadığı, acele kamulaştırmaların, düşük bedellerle istimlâklerin haklı isyanlarına böylesi kayıtsız kalınmasına da karşıyız…
 
Temiz ve Çevreci enerjilerin üretilmesi, bu alanda yatırımların önünün açılması Ülkemiz ve insanlık açısından sevindirici bir gelişmedir…
 
Yine de bazı başlıklar altında konuyla ilgili, bizde yaşandığı şekliyle hatalı uygulamalar devam etmektedir…
 
1-RES taşıyıcı hatları neden Havai güzergahlardan yapılmakta;
İhaleye girerek üretime başlayan çok sayıda farklı firma için TEDAŞ liderliğinde, MÜŞTEREK yer altı hatları oluşturulamaz mıydı? 
     
2-RES kurulu bölgelerde, bölgesel açıdan, neden daha ucuz ve kesintisiz elektrik kullanımı sağlanamıyor;
Bölgemiz rüzgarlılık oranıyla öne çıktığı, verimli üretim sağlanabilir bölge olduğu için 
Türbinlerin burada konumlanması, bölge halkı açısından avantaja çevrilemez miydi?
  
3-%85 oranında boş, ağaçsız Hazine Arazilerinden oluşan bölgemizde, istimlak
gerekmeksizin projelendirilemez miydi? 
 
Bu başlıklar haricinde, sıklıkla çok sayıda ağaç kesilmesi eleştirisi yapılmıştı. Urla’da, Karaburun’da, Çanakkale dolaylarında çok sayıda ağaç keserek yapılandığı iddia edildi. Bu konuda üretici firmaların, kesilen her bir ağaç için farklı konumda10 katı ağaç dikmek zorunluluğu olduğunu öğrendik. Bu ağaçlandırma yapılıyor mu?
 
Bizler ağaç kesilmeden yapılması gerektiği kanaatindeyiz ve bu görüşte ısrarcıyız.. Diğer açıdan, Ege bölgesi sahilleri Turizm açısından da dünyanın en kıymetli bölgeleridir. Turizme yönelik birçok farklı alanda gelişebilir ve Ülkemize döviz girdisi sağlayacak bu alanda ekonomi yaratabilme potansiyeline sahiptir. 
 
Zirai ürünleri, tarım ve gastro turizmine hizmet edebilir, doğal ve tarihi değerleri ile çok daha güçlü bir ekonomiye kavuşturulabilir.
 
Termal suyu yerinde ve doğru kullanılabilir, sağlık turizmi ve jeotermal enerjiler alanında verimli kaynaklar elde edilebilir.. Varlıklarımız hak ettikleri katma değerle ülke ekonomisine katılamamıştır!
 
Yarımadamız oldukça YEŞİL ALAN fukarası bir bölgedir ve giderek daha fazla ağaçlık alandan feragat edilmektedir. Yeşil alan eksikliği ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA “YAĞIŞ” miktarını etkilemektedir.  
 
Rüzgar Enerji Santrallerinin giderek arttığı Çeşmemizde, halen ciddi bir ağaçlandırma açığı bulunmakta. Sözde Ağaçlık alan hassasiyeti içinde olduğunu iddia eden bu firmaların elle tutulur bir ağaçlandırma faaliyeti kaydedilmemektedir.
 
Ülkemiz enerji ihtiyacı her geçen gün artmakta, dışa bağımlı durumdan kurtulmak için alternatif her teşebbüsün önü açılmakta. HES, yani Hidro Elektirik Santrallerinin doğu bölgelerinde barajlar yapmak yoluyla benzer ikilemleri açığa çıkardığı nice olay yaşanmıştır ve yaşanmaktadır.
 
Günlük hayatta insanımız ihtiyacı enerjiler nasıl ve nereden sağlanmalı? Kalkınma ve güçlü bir ekonomi için gereken enerji, doğamızı ve değerlerimizi yok etmeden nasıl üretilmeli? Enerji ihtiyacımız için hangi değerlerimizden vazgeçebiliriz? En az zararla ENERJİ nasıl sağlanır? Vazgeçmeyeceğimiz değerlerimiz uğruna nasıl ÇÖZÜM üretilir? Enerji için HUKUK’un çiğnenmesi şart mıdır?
 
RES konusunda bizce konuşulacak bu kadar çok konu varken, arazi mağdurlarının konuya çiçek- böcek- kuş edebiyatı ile yaklaşmaları, hukuki haklarından uzaklaşıp ÇEVRECİ MASKE ardına saklanmaya ihtiyaç duymaları gereksiz ve samimiyetsizdir…
 
 

 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları