“Her yaz şimale doğru asırlarca bir koşu… ” şanlı tarih sayfalarımızın övünç kaynağıydı. Bu koşunun ve tarihin bizi götürdüğü yerlerden çekilme zamanıydı.
Yüzbinlerce kilometre kare vatan toprağı yaptığımız Avrupa doğusu ( Balkanlar, Rumeli, Batı Trakya) elden çıka çıka Mondros ve Sevr’in bizi mahkum ettiği acılı, ezici, elem, keder, hüzün dolu günler başlamıştı.
Vatanı, vatan evlatlarının ırz ve namusunu ayaklar altına alan bir emperyalist saldırı karşısında çaresizdik, utanç içinde başımız öne eğikti, yürekler yaralıydı. Tarih içerisinde Türk’ün karşı karşıya kaldığı en kötü günleri, yılları yaşamaktaydık.
Her ne kadar “Bedrin aslanları” Çanakkale’de üstümüze yüklenen “en kesif orduları” burası “geçilmez” diyerek dünyada eşi az görülür bir destanı yazmış olsalar da; Sevr ve Mondros’un emperyalizmin işgaline yol açacak şartları engellenemeyecekti.
Şairin “…galip et bu son ordusudur İslam’ın…” dua ve yakarışlarına varan çizgide bir kuvvacı ayaklanma, bir müdafa-i hukuk hareketi, bir kurtuluş savaşı şarttı. İşte, 22 gün 22 gece sürecek bir ölüm kalım savaşı yeniden dirilişin, yokluk noktasından sıyrılışın; yeniden varoluşun MUKADDES KAVGASI OLARAK yeni bir koşuyu başlayacaktı. “Şimal” bu sefer belki Viyana değildi ama düşman İzmir’e kovalanmalı ve yurttan atılmalıydı.
Bugün Sakarya’da başlayıp 9 Eylül’de İzmir’de bitecek bir koşu Türk’ü bu topraklarda var edecek ve o güne kadar süren KURTULUŞ DAVASI artık KURULUŞ DAVASINA DÖNUŞECEKTİ…
23 Ağustos 2024
Şevket Bülend YAHNİCİ