x
   
10.05.2016 10:19:56
Okunma: 4336
1 Yorum

Mehmet Erdül
DARBE SUÇU

 

BUGÜN OLMASA BİLE, BİR GÜN MUTLAKA YARGILANIRSINIZ
Kim olduğu önemli değil adamın biri yargılanmış ve yargılama sonunda bir karara varılmış.
Ceza Genel Kurulu 2006/9-295 E., 2006/322 K. Kararı şöyle başlıyor:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı tağyir, tebdil, ilgaya teşebbüs suçundan dolayı TCY'nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına,”

Prof. Faruk Erem, Türk Ceza Hukuku Hususi Hükümleri, adlı kitabının 75.inci sayfasında;

“Lügati mânâsı itibariyle tebdil, başka bir duruma sokmak, değiştirmektir.

Tağyir, bozmak, aykırılaştırmak ve ilga da, yok etmek, kaldırmak anlamına gelmektedir.

Birbirini tamamlayan bu deyimlerdeki ortak anlam, Anayasa ile kurulmuş olan nizamı az veya çok; tamamen veya kısmen kanunun gösterdiği yollardan başka şekilde değiştirmektir.

Burada bahse konu olan Anayasa nizamının hukuk dışı, meşru olmayan yollardan tamamen veya kısmen hükümsüz, fiilen işlemez hale getirilmesi sonucunu meydana getiren bütün hareketlerdir. “ diyor.

Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı.
Mahkeme kararı;

“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Mahkememiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü. Türk Ceza Kanunun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi.
Hüküm bir hafta içinde kabulü temizdir, tutukluluğunuz devam edecektir.” Diyordu.

Davutoğlu Ahmet neden çağırılmış?

İl ve ilçe başkanları atama yetkisi elinden alınmış.

“Bakanları ben atamıştım.”
“Yok sen atamadın bakanları. Ben liste verdim, sen onları yazıp getirdin bana. Balık hafızalılık yapma.”

Türkiye’de meclis falan yoktur. Damat Ferit Hükümet dönemi başlamıştır.

Hükümet nasıl düşer? Meclise gider güvenoyu ister. Güvenoyu alamazsa düşer.

Öyle değildir durum.

Durum; “Aldım seni görevden” dir.

Neden? Nedeni falan yok.

“Azledilmiş Başbakan olma. Kongre yap, aday olma. Genel Başkanlığı bırak.”
“Eeee benim kurduğum hükümet güvenoyu almıştı. “

Nereden almıştı?

Türkiye Büyük Millet Meclisinden.

“Meclis ne der bu işe?”
“Ne derse desin. Yok hükmündedir.”

Muhalefet var.

“Sen öyle sanıyorsun. Muhalefet falan yoktur. Meclis de yok sayılır.”
Anayasa da yok sayılmıştır. İhlal edilmiştir.

Düşürmeye teşebbüs etmemin suç sayıldığı yasalarda yazılı olan bir ülkede Hükumet düşürülmüştür. Cumhuriyette Teba, kul yoktur.Eli kalem tutan,tarihe tanıklık etmek için yazılar,kitaplar yazan bir gözlemci olarak düşündüklerimi topluma ve suça meyledenlere aktarmak görevimi yapıyorum.
.
Tayyip Bey sür'atle Padişahlığa soyunmaktadır. Daha da ötesi, ziyaret ettiği ülkeleri ardı ardına sıraladığınızda hilafet iddiasında bulunacak çizgiye doğru kaymaktadır.

Türkiye süratle Osmanlılaşmaktadır.

Onlarca imza toplayıp, her yenmeze maydanoz olan Akademisyenlerden, yağcı yalaka takımı medya mensuplarından bir açıklama yapması beklenmesi kadar saçma bir düşünce olamaz.
İslami Kapitalizm Türkiye’nin şah damarına bir kene yapışkanlığı ile oturmuş Cumhuriyeti ve demokrasiyi ve de anayasayı sömürmektedir.

Darbe nedir? Hükumet darbesi devletin emrindeki resmi kuvvetlerden herhangi birisinin mevcut hükümeti devirmesi ve iktidara el koymasıdır. Genellikle kan dökülmeden yapılır ancak kanlı biçimde son bulan örnekleri de vardır.

Geniş halk kitlelerinin desteği olmadan yapılması ve köklü bir değişim hareketi olmaması sebebiyle devrimden ayrılır. 

Hükümeti darbe yolu ile düşürmeye teşebbüs suçu nasıl oluşur?

Gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, gerekse de Türkiye Cumhuriyet Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya yönelik filler kısaca “darbe girişimi” veya “darbe suçu” olarak adlandırılmaktadır.
Farklı maddelerle yaptırıma bağlanan bu Şillerin 765 Sayılı TCK dönemindeki karşılığı 146 ve 147. maddelerdir. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yeni TCK’da ise TBMM’ye karşı suç 311. madde de, Hükümete karşı suç ise 312. madde de düzenlenmiştir.
Gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, gerekse de Türkiye Cumhuriyet Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya yönelik filler kısaca “darbe girişimi” veya “darbe suçu” olarak adlandırılmaktadır.
Farklı maddelerle yaptırıma bağlanan bu Şillerin 765 Sayılı TCK dönemindeki karşılığı 146 ve 147. maddelerdir. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yeni TCK’da ise TBMM’ye karşı suç 311. madde de, Hükümete karşı suç ise 312. madde de düzenlenmiştir.

Günümüzde yaşananların suç olduğu düşüncesi ile şöyle söylenebilir:

Suçun hukuki konusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Devletin ve Anayasal Düzenin temel unsurları TCK’daki çeşitli hükümlerle korumaya alınmıştır.
Örneğin “ülke” unsuru, yani toprak bütünlüğü TCK 302. madde ile;

“Devletin şekli ve temel unsurları” TCK madde 309 ile;

Anayasa’nın üç temel gücünden birisi olan “Yasama Organı/TBMM” TCK madde 311 ile; “Yürütme Organı/Hükümet” TCK madde 312 ile himaye edilmektedir.

Bu suçla korunmak istenen hukuksal yarar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenlik unsurunun oluşturduğu üç güçten (yasama, yürütme ve yargı gücünden) birini ve yasama gücünü oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Anayasa kurallarına uygun bir biçimde görevlerini yerine getirebilmesi yeteneğini korumaktır.

Yasalar böyle demektedir ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oturanlar ve de Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkalık koluğunda oturan kişi, seçmenlerini karıştırıp,”Darbe”, “Anayasa”  ve “Suç işliyorsunuz” diyeceğine, görevden azledilen Başbakana sahip çıkmaya, AKaPe seçmenine şirin görünmeye çabalamaktadır.

Ülkenin geleceği çalınırken davul zurna çalmaya kalkmak da, susmak da sessiz kalmak da suçtur.
Suça iştiraktir.

Ben üzerime düşen görevi yapıp uyarıyorum: 
Bir gün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlemekten ve suçun işlendiğini görüp, önlem almamaktan yargılanırsınız…

Etiketler:

Misafir - 10.05.2016 10:56:09

  • İçinizden Biri
  • Bütünüyle katıldığım bir yazı. Vurgulamaya çalışayım ki, çalışıyorum ki bu çok vahim yuvarlanışa dur diyebilmek artık bizlerin de ülkemize sahip çıkmamız, üzerimizdeki ölü toprağını atmamızı zorunlu kılmaktadır. Ama nasıl denirse, gerçekci ve geçerli yolu da bulmak zorundayız.
  • Yazarın Diğer Yazıları