x
     
03.11.2016 13:32:48
Okunma: 3390
0 Yorum

Mehmet Erdül
“BARUT KOMPLOSU”

 
 “Guy Fawkes” İngiliz tarihinin en büyük "Vatan Haini" olarak kabul ediliyor.
 
Bu adam, 1593’te Katolik olmuş ve İspanyol ordusunun Hollanda’da bulunan birliğine katılmış.1604’te İngiltere’ye dönmüş. Muhafazakâr Protestan Kral I. James'e, kraliyet ailesine ve tüm aristokratlara karşı hazırlanan ve İngiliz tarihinde "Barut komplosu" olarak bilinen olayda aktif olarak rol almış.
 
İngiltere devlet yönetiminde ve Katolik monarşi rejiminde kökten bir devrime gitmek amacıyla toplanan 12 komplocu, Westminister Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento Binasını, her sene Ekim/Kasım ayında tekrarlanan, o yıl yapılacak aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar vermişler.
 
Komploculardan biri, tanıdığı aristokratlardan birine, 5 Kasım 1605 günü saraydan uzak durmasının yararına olacağını bildiren bir mektup yazar. Böylece komplo ortaya çıkar. Fawkes, 5 Kasım gece yarısı parlamento mahzenlerinde barut fıçılarıyla yakalanır.
 
İşkence altında yandaşlarının adını verdikten sonra, vatan hainliği suçu ile idama mahkûm olur ve Fawkes, 31 Ocak 1606’da idam edilir.
 
Her yıl 5 Kasım gecesi, Birleşik Krallık ve krallığa ait diğer eyaletlerde komplonun başarısızlığa uğratılmış olması,  “Guy Fawkes Gecesi” olarak şenliklerle kutlanır. Şenliklerde havai fişekler patlatılır, büyük fıçılar ateşe verilerek caddelerde yuvarlanır ve bu vatan haininin cezalandırılmasını kutlamak için Guy Fawkes'un içine saman doldurulmuş temsili kuklaları yakılır.
 
İngilizler, “Barut Komplosu”nu, ülkenin demokrasi zincirinde önemli bir halka olarak kabul ederler.
 
Ancak bu olayın bizim demokrasimiz açısından ele alınacak en önemli yanı dinsel açıdan bakıldığında ortaya çıkan tablodur.
 
İngiltere’deki “Barut Komplosu”nun nedeni Muhafazakâr Protestan bir yönetici ile Katolik yönetilenlerin demokrasi anlayışlarının farklılığı ve demokrasi anlayışlarının çatışmasıdır.
 
Bu nedenle, Ülkemin, Mustafa Kemal Atatürk’ün Laiklik ilkesinin ödün vermeksizin uygulanmasına ihtiyacı vardır.
 
Parlamentoda bulunan hiçbir milletvekilinin, “Genel Başkan öyle istiyor”, Genel Merkez ya da orada görev alanlar, yönetim kademesindekiler; “Böyle söylüyorlar, uymazsak bir daha parlamenter olamayız “ gibi korkulardan arınıp; ülkemizde bir “Barut Komplosu” girişimine olanak vermeyecek önlemleri alacak adımları atmak gibi tarihi sorumlulukları vardır.
 
Başkanlık sistemi safsatası ardına takılarak, parlamenter rejimin yok edilmesine olanak tanıyan söylem ve girişimler karşısında sessiz kalmak, bu uygulamalarına olanak hazırlamış parlamenterler olarak tarih sayfalarında yer almak demek olacaktır.
 

 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları