x
     

Konak Belediyesi için verilen soruşturma..,

26 Nisan 2015 Pazar , 17:56
Okunma: 5155
2 Yorum

İznine itiraz edeceğiz çünkü!

 
Konak Belediyesine Soruşturma açıldı diye haberimizi yorumsuz yapmıştık.
 
Evet bizce beklenen bir durumdu, ancak eksik yapılmış bir soruşturma itirazlarımızı yapacağız.
 
İtirazımızı yapmadan önce sizlerle paylaşmak istediğimiz birkaç konu var.
 
Cumhuriyet Başsavcılığına konuya ilişkin şikayetimizi yaparken;
 
Gazi kadınlar sokağı,1453 sokak Mülkiyeliler Birliği İzmir Şube binasının restorasyon yapım işinin ödeneği İzmir valiliği İl özel İdaresi,  İşin süresi 140 gün İşin bedeli 532.549 TL olan bu ödeneği Mülkiyeliler Birliği’ne ait tarihi binanın yenilenmesi için ödenen para, Mülkiyeliler Birliği için mi ödenmiştir yoksa, Öküz Barın isteğine göre mi tadilat yapılmıştır? Mülkiyeliler birliği bu binanın % kaçını kullanmaktadır. Anıtlar Kurulundan izin alındımı? Diye ihbarda bulunmuştuk.
 
Yazının devamında sizlerle paylaştığımız konuşma tutanaklarını da delil olarak sunmuştuk. Sonuç olarak ta, konunun incelenmesi oluşan kamu zararının, tanzimini de istemiştik.
 
İçişleri Bakanlığı sadece konunun ruhsat eklerine uygun olup olmadığı konusu ile ilgilenilmiş ve konunun muhataplarına soruşturma izni verilmiş.
 
Burada İl Özel idaresi ve İzmir Mülkiyeliler Birliği için neden bir soruşturma izni verilmemiş. Ya İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun onayı da alınarak restorasyonunun yaptırılan binanın, denetimi neden yapılmamış. 
 
 
Olay sadece Yapı Kullanım Belgesi ya da Ruhsat sorunu değil.
 
Devletin parası ile, ÖKÜZ BAR’ın isteği doğrultusunda tadilat yapılması ve tarihi binada, yüzlerce insanın devletin parası ile tadilatı yapılan binayı amacı dışında kullanmasıdır.  
 
5302 Sayılı, İl özel İdaresi Kanununa uygun mudur? Evet il Özel idaresi tescilli binalarımıza maddi yardım yapar, ancak kültür varlıklarımızın denetimini de yapar değil mi? 500 Bin TL parayı verdikten sonra bu para nereye harcanmış, verilen para Mülkiyeliler Birliğinin Lokali için mi yoksa ÖKÜZ BAR için mi harcanmış diye, neden kontrolleri yapılmamış.
 
Ya 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanununa göre uygun mu? 
 
İşte tüm bu nedenlerden dolayı itirazımızı yapacağız. 
 
Resimlere bakıldığında, aslında herşey ortada. Ancak bizlerin anlayamadığı devlet verdiği tadilat parasını amacı doğrultusunda kullanmış mı kullanmamış mı diye bakacağına, suçlu olarak Konak Belediyesi yönericilerine soruşturma izni vermiş.

Nasrettin Hoca hikayesinde olduğu gibi, .........,  hiç mi suçu yok! 

Konuşma tutanaklarından bir bölüm;

 Kadir Timurtürkan: Önce Müfit Başkanı kutluyorum. Ben de Tesislerin atıl kalmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben bu vesile ile bizim örneği verip, hem buradan bazı tecrübelerimiz oldu, bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Olumlu ve olumsuz tecrübelerimiz var. Hani bunları da yol gösterici olur diye söylemek istiyorum. Umarım olur. Şimdi biz yaklaşık iki yıl önce yeni yönetime geldiğimiz, bu üçüncü yılım, ikinci dönem, 1987 yılında alınmış Alsancak’ta bir Rum evi binamız vardı. O zaman dönemin valisi Vecdi Gönül’ün ciddi katkıları var. İzmir’deki Mülkiyeliler bir araya gelmişler, bu binanın alınmasını sağlamışlar. Binayı da alırlarken o zaman Mülkiyeliler Birliği Derneği adına almışlar. Hatta şunu da söyleyeyim, birkaç yıl öncesine kadar Derneğin genel merkezinde herhangi bir tapu kaydı falan da yoktu. Böyle bir durum. Sonuçta Mülkiye biliyorsunuz Mülkiyelilerin. Birileri bir şeyler yapmış, ama yaparken de iyi de yapmış. Bu dernek adına olsun, binamızı almışlar 1987 yılında, sonraki yıllarda bina eski, her yönetim elinden gelen bir şeyler yaptı bu anlamda. Ondan sonra biz geldik. Sonra dedik ki, ne yapılabilir falan derken, araştıra, araştıra, bir çözüm yolu bulduk. Hem projesinin yapılması hem de projenin tamamlanması başlangıç-bitiş 1,5 yılda bitti. Yaklaşık 700 bin lira nakit para, bize sıfır maliyet. Tamamı % 80’i Valilik, % 20’si Konak Belediyesi katkısıyla biz bu işi bitirdik. Tabii biz de dedik ki, eski şekilde düşünmeyelim. Orası nedir? Barlar Sokağı. Genelde emekli ağabeylerimiz var çok kıdemli üyelerimiz var. Tabii o sokağa pek gelmiyorlar. Etkinlik de yapıyoruz, çağırıyoruz, bir sürü şeyler yapıyoruz, söylemesi ayıp olmasın ama kokteyl yapıyoruz, bakıyoruz yine yoklar. Yiyelim-içelim diyoruz yine yoklar deyim yerindeyse. Demek ki başka çözümler gerekiyor. İzmir’in kendi şartları. İzmir’de bir merkez yok, burası gibi İstanbul gibi. Ankara’da olduğu gibi. Her taraf merkez. Şehrin değişik yerlerinde bir sürü merkezler var. Dedik biz buradan herkesin tabii sanırım aynı sıkıntısı maddi. Bu maddi sıkıntıyı aşalım, hem binamızı kurtaralım dedik. Birinci etap binamızı kurtardık, yaptık. İkinci etaba geçtik. Açık bir ihale yapmaya çalıştık, daha sonra da İzmir’in bu konuda en iyilerinden olan Arena grubuna binamızı verdik, kiralama yaptık. Kiralama yaparken de o kadar çok detaylı düşündük ki, özellikle buraya gelmek istiyorum, onlarca sayfalık sözleşme yaptık. O sözleşme ek protokolü yaptık o da yetmedi. İnanın Dernek çalışanımızın yemek konusundan tutun da, yani toplantıda sağlanacak belli ikramlara kadar detaylı bir protokol ve sözleşme yaptık. Sonra da belli süreçler, ciddi emek harcandı, özellikle ben kendim çok emek harcadım. Sonuçta binamızı Sayın Vecdi Gönül’ün, Valimizin ve önce Başkanımız geleceklerdi, bizim yüzümüzden, çünkü ertelemek zorunda kaldık, protokolün ertelemesi nedeniyle, Azmi Bey sağ olsunlar bizi yalnız bırakmadı, kendisi de katıldı. Bir açılışla hizmete sunduk. Hizmete sunduk ama biz de şöyle bir şey yaptık. Binamız o iki katlı binanın üst katını kendimize ayırdık, dernek faaliyetlerine, diğer binayı kiraya verdik. Bir lokal değil artık. Bunu yaparken ilk baştaki sorulan isim konusu. Dedik ki, isim ne yapalım? Tartışıldı, edildi dediler Mülkiye olmaz. Mülkiye olsa lokal havası olur. Biz buraya kafe-bar-restoran yapacağız. Ne olsun derken, en sonunda onların isteğine uygun olarak rock’n roll olarak, tamam dedik olsun. Ama sözleşmede ise kafe-bar-restoran, hatta menülere kadar bunları konuştuk. Daha sonra açılıştan önce bir baktık, Milliyet Ege’de Öküz açıldı. Meğerse bizim oranın adı Öküz olmuş. Adı Öküz oldu. Şimdi hemen üyeler bari İnek olsaydı, öküz nerden çıktı. Arkadaşım da burada Aslı, başımızdan aşağı kaynar sular döküldü, o kadar tartıştık, genel kurulunda da bunları anlattık, hatta genel  kuruldan önce anlaşma  yapmıştık ama, sözlü anlamda, dedik ki genel kuruldan yetki alalım, konuşalım tartışalım ona göre yapalım dedik. Herşey böyle mükemmel kağıt üzerinde, ortaya çıktı Öküz. Bir tane de Öküz resmi orda. Şimdi açılışta ne yapacağız, hiç çare yok. Vali de gelecek. Neyse önce Öküz kapatıldı. Dedik ki sözleşmede Rock’n Roll yazıyor. İhtar çektik. Bir de bazı yapılan şeyler var, daha güzel olmuş ama, bizden izinsiz yapmışlar. Yavaş yavaş öğreniyoruz. Örneğin mimar vardı projeyi çizen, bize öyle olması gerekiyor, tavanlar kahverengi olması gerekiyor diyordu, bir baktık tavanlar bembeyaz olmuş. Sonra anladık ki, mimar yeni proje çizince para alıyormuş, şimdi günahını almak istemiyorum ama belki de ta baştan bunlar biliniyor, neyse. Daha güzel olmuş ama dediğim gibi biliyorsunuz bu Anıtlar Kurulundan izin alınması gerekir. Fazla uzatmak istemiyorum ama bunlar önemli paylaşma anlamında. Bu ihtar çektik biz, dedik ki böyle böyle, isminiz sözleşmedeki isme getirmeniz. Avukatımız da var görüşüyoruz. Avukatımız dedi ki, bu sorunlu bir konu dedi. Sözleşme yazılsa bile dedi, adın değiştirilebilmesi gibi bir durum var gibi bir şeyler söyledi bize. Bu önemli bir konu. Ayrıca da işletme belediyeye resmi olarak başvurdu, ismi Rock’n Roll yaptı ama tabela yine Öküz. Biz hemen İzmir’de Mülkiyeliler arasında bir tartışma, öküz ne demek falan. Bazı üyelerimiz dedi ki, rock’n roll olmasından iyidir, İngilizcedir. Öküz tamam. Çalışkan, emekçi, böyle yorumlar var. Emekçi bir hayvan. Hatta İnekten iyidir. İnek farklı falan gibi. Sonra anladık ki, İşletme bunu bilinçli yapmış zaten, piar çalışması yapıyor. Şu anda 8-10 yerde bu isimlerle işletme açıyor. Mülkiyeliler şimdi diyelim ki tentenin önünde… Biz onların hepsini araştırdık zaten. Biz orayı kiraya verdik. Aynı durum başkanım da öyle değil mi, kiraya veriyor. Ticari işletme olarak. (…)

Şimdi sözün kısası baştan da söylediğim gibi bu toplantılara katılamadık, belki bizim eksikliğimiz ama İzmirliler de bu şeylerle boğulmuştuk gerçekten. Şimdi sonuçta böyle bir durumumuz var. Arkadaşlarımızla da tartışıyoruz, konuşuyoruz ama şunu da söyleyeyim (…) Tabii ruhsat ile ilgili sorun yok. Biliyorsunuz bir isim eğer ki ahlaka aykırı falan değilse zaten ruhsat alıyorsa, zaten sorun yok, zaten ismini kullanıyorsa. Burada şu var: İşletme şu anda dolup taşıyor, İzmir’in açıkça söyleyeyim, en çelici merkezden birisi oldu, herkes biliyor. Bizim orada in-cin top atardı, şimdi bir gece 600 kişi falan, 1000 kişiye yakın kişinin girip çıktığının hesabını yapmışlar. Çok büyük değil işte. Toplamda tüm kullanım alanlarına baktığımızda 400-500 m2. İki katlı, arkada ufak bir bahçesi var, ön taraf kullanılıyor biliyorsunuz. Ama üst kat bize ait, iki odayı biz kendimize ayırdık. Burası bizim lokalimiz. Kendi üyelerimizle ilgili faaliyetlerimiz için. Bir de geçen hafta bu arada üyelerimize % 25 indirim sağladık. Yine aynı şekilde, kartı olanlara. Mülkiyelilere değil. İzmir’de de 1000’in üzerinde Mülkiyeli var. 700’e yakın da üyemiz var. Üye sayısını artırma çalışmalarımız var aynı zamanda. Kartı olanlara böyle bir indirim hakkı tanıyoruz, kasada biz de kontrolünü yaptık. Geçen hafta itibariyle 150 masanın indirimden yararlandığını söylediler. Şimdi şunu söyleyeyim, 150 mülkiyeli oraya geldiyse yanlış anlamayın ama adını ne koyarsa koysun bence. Önceden ayda 5 kişi uğruyor, uğramıyor. Ama şimdi samimi bir ortam bunları anlatmalıyım size, bir taraftan da böyle bir durum var, adı ne Öküz. Benim açımdan bir sorun var mı? Bakıyorum çok sorun yok. Öküz. Önce inanın ben de dedim ki bu ne biçim iş. Önce bir şok oluyorsunuz, şu sorundu; dedik ki dakika bir, gol bir. Biz sayfalarca, ben açıkçası haftalarca uğraştım o sözleşmeyle bireysel olarak, avukatımız da uğraştı, bir sürü insan da uğraştı, genel merkezimize de gönderdik, bir sürü tartışmalar da yaşandı o zaman. Daha baştan böyle bir şey olması, bizim sözleşme hükümlerine uygun olmayan bir durumun olması bizi üzdü. Biz de şunu yapmaya çalışıyoruz. Madem siz böyle bir şey yaptınız, bunu bize bir şekilde telafi edin.  Örneğin % 25’i 30’a çıkarmak, biz bir ara kendi ayıplı kira durumuna düşmüştük. Kiraya verdik bomboş binayı, meğerse yapı kullanım izni almamışız, bilmiyoruz ki, belediye yapıyor, veriyor bize, yok ruhsatı yokmuş. Diyorum nasıl olur Belediye bana verdi bunu. Ruhsatı olmayan binayı kendisi nasıl veriyor bana. Neyse veriyormuş, onu da öğrendik. O yüzden 50 60 günlük bir kira alamadık.

Böyle ufak da pazarlığımız sürüyor yani. Sayın Genel Başkanımıza da iletiyoruz tabii, şunu söyleyeyim yalnız, artık İzmir Şubesi sizin üzerinize yük olmayacak. Ne anlamda, ekonomik. Gelirden pay verme derken, çok öyle bir gelirimiz yok, burada tabii açıklayabilirim, 11.000 net kira alıyoruz. Bizim için müthiş bir olaydır bu. Faaliyetlerimiz de zaten hemen etkisini gösterdi. Satranç turnuvası, geçen hafta da yine bir Mülkiye Sanat Festivali düzenledik. Ciddi bir katılım oldu yine. İzmir’den 20’ye yakın sanatçı, mülkiyeli yazar sanatçı. Bir dahaki yılda hemen şimdiden bir yıllık program yapacağız. Proje bazlı çalışmalarımız devam edecek. Onun dışında şimdi müjdesini vermek istemiyorum ama kendim yine çalışmalara devam ediyorum, aynı zamanda Maliye Bakanlığı denetim elemanıyım. Hem gerekli pazarlık, hem de belediye başkanı ile yaptığım görüşmeler neticesinde İzmir’e iyi bir sosyal tesis. Çünkü o tesisimiz çok güzel ama, oradaki konsept bize uygun değil. Teşekkürler Başkan, kusura bakma yani, biz çoğu zaman gelemedik ya biraz konuşma hakkını kullanalım diyoruz. Ben bunu paylaşmak istedim, özellikle Müfit Başkanımla ki, hani sözleşme istediğimiz kadar yapalım, bu konulara özellikle dikkat edelim. İsim gibi, kullanım hakkı gibi. Bu iş sonuçta, iş yapmamanın teorisi olmamalı, bunu da samimiyetle söylüyorum. Teşekkür ediyorum.

Muharrem Kılıç: İhtilafsız hiçbir sözleşme tarihte olmamış.

Kadir Timurtürkan: Biz binamızı beş yıllığına kiraya verdik, 5+5 yıl. Ama başka ekstra dediğim gibi birçok şey koyduk ama, bir tanesi olmazsa olması. 4 Aralık. Onların Arena diye çok ciddi bir merkezi var. 300 kişilik ücretsiz yemek. Biz toplayacağız üyelerimizden, dediğimiz gibi daha konserlerden Arenada yapılan büyük konserler oluyor, üyelerimize % 25 indirim. Dernek çalışanımızın öğle-akşam yemeği, hatta şimdi yemek veremiyoruz ücret verelim dediler, tamam dedik, gibi bu tür şeyler var. Eğer biz şunu da düşünüyoruz açıkçası, şimdi eğer ki üyelerimiz ki dediğim gibi o sokak konsepti çok uygun değil, gerekirse üst katta bulunmamız da ciddi bir pazarlık konusu oluyor. Biz daha deniz kenarı Pasaport gibi yerlerde uygun, üyelerimizi çekebileceğimiz yerler bulursak çok daha iyi bir pazarlıkla tamamen kendimize uygun, sadece üyelerimize hizmet edecek, bizim lokalimiz olacak bir yedek yerleşmeyi de planlıyoruz. Bunun da burada öyle bir durum olduğu zaman Genel Merkezimizle de görüşeceğiz konuyu, durum şimdilik budur, ama İzmir’de bu anlamda iyi yol aldığımızı düşünüyorum. İzmirliler için de katılımın iyi olduğunu düşünüyorum, sonuçta elbette her yerde sorunumuz var. Umarım daha iyi bir şekilde yol alırız. Teşekkür ederim.

Sonuç olarak konuşma tutanaklarından anlaşılacağı üzere;

700 bin TL harcama yapılmış Mülkiyeliler Birliğinden tek kuruş çıkmadan ve bu harcanan para ÖKÜZ Bar’a yaramış. Harcamaların %20 Konak Belediyesi %80 Özel İl İdaresi tarafından.

 

 


Kaynak:



  • Yorum yazmak için üye girişi yapınız. veya
  • Misafir - 26.04.2015 20:29:07

  • Aysel Özer
  • Allah bunlara akıl fikir versin. Bir de maliye bakanlığı denetim elemanıymış. Hem üç kuruş maaş alan memurun, işçinin, emeklinin ödediği vergilerle Arena grubu ihya edilmiş. Hem de ellerine yüzlerine bulaştırdıkları anlaşmalarla ucuz içki içmeyi kar saymışlar. Dahası ortaklarından biri de şimdiki Buca belediye başkanı Levent Piriştina. Bizlerin böyle insanları haketmediğini düşünüyorum ve topluma ülkesine hayırlı işler yapması yönünde telkinlerle büyüttüğüm çocuklarım için kaygılanıyorum. İzmir için temennim devletin bu binayı mülkiyeliler birliğinden alması ve daha yararlı işler yapan bir kuruma devretmesi. Ülkemiz içinse Avrupa ülkelerinde olduğu her kurumun ve şahsın denetlendiği, cezalandırıldığı, doğruların ise ödüllendirildiği günleri görmesi.
  • Misafir - 01.05.2015 16:13:45

  • Cesamin ÖZKAN
  • Türkiye'nin çok büyük bir temizliğe gereksinimi var. İşte bu kirlenmişlikten kurtularak temiz bir ülke yaratmanın adresi daha çok CHP olarak gözükmektedir. O nedenle 7 Haziran seçimlerinde anket firmalarının belirlediği tablonun dışında, CHP nin çok büyük güç elde ederek zafer elde edeceği yönündeki temennimiz abartılı olmaz. Çünkü bu derece kirlenen bu ülkede ne zaman hangi dalgalanmanın yaşanacağı çok kestirilemez. Bu temizlik belki İzmir için biraz daha fazla gerekecek. Çünkü Aziz Kocaoğlu'nun ekip reisliğinde belediyecilik ve siyaset adına bu ilde yaratmış olduğu kirlilik biraz katmerli ve yoğunlaşmış niteliktedir. O nedenle belediyecilik adına siyaset adına ve CHP adına bir ucube olan kişinin bunca yıldır yapmış olduğu hatalar demetinin elbetteki kirliliğide fazla olacaktır. İzmir halkı ve CHP li seçmeni bunca yanlışı görmemiş olabilirmi dersek elbette görmüştür farkında olmuştur ancak AKP nin iktidar olduğu yıllarda tüm bu olumsuzlukları görmemezlikten gelmiştir. İşte bu aziz kocaoğlu denen adamda sanmıştırki kendisine İzmir'li vede CHP li seçmenler aferin demiş alkışlamış. İşte bu analizi bile yapamamış olarak görevine devam etme şansını elinde tutan bu zat tüm iş ve eylemlerinde daha çok İzmir karşıtı olarak çalışmış partisine çok miktarlarda oylar ve belediye başkanlıklarını kaybettirerek CHP için yıkım ekibi gibi çalışan ve dolayısı ile AKP içinde bir nefer gibi yırtınırcasına çaba göstermiş olan bu adam ve uzantısı olan kişi ve yapılar, 7 Haziran günü CHP nin seçim zaferi ile çıkmasının devamında yerle bir edilerek zafer taçlandırılmış olacaktır. Bu nedenle tek tek Konak Pier den girinde elinde liste ile parti Meclisine tafralar atarak isim dikte ettirmesine, basın önünde seçimlere 1 hafta kala partili vekili ile tartışıp kavga etmesine, metrodan, teleferikten, fuardan ne idüğü belirsiz bir niyetle kiralandığı açıklanamayan devasa kiralı binalardan neresinden çıkarsanız çıkın bu adamı tanımlamakta bile güçlük çekeceğiniz bir yapısı ile kişiliği ile karşılaşacağınız kesindir. Son dönemlerde artık demokratik haklarını kullanarak kendisini protesto eden İzmir halkına ''BUNLAR ÜÇ BEŞ ÇAPULCU'' diyerek ne tür bir kimyaya,siyasi kişiliğe sahip olduğunu dahada açık hale getirmiştir. Genel başkanı ile arada dans etme saçmalığı, aklı süre tongaya düşürme hinliği de çok komik ancak anlamlı davranışıdır bu adamın. Buna rağmen sayın genel başkan bu adama yine vurmamış, ama o hala vefa borcunu bu şekilde davranarak ödemeyi seçmiştir. Sayın Kılıçdaroğlunu bu ilde ön seçime davetinin arkasında Sayın Genel başkanın seçime girdiği bölgede 4. veya 5. hatta beli 8. sıra hayalleri ve özlemi içerisinde olduğuda kendisinin oy kullandığı sandık bölgesinin halinden ve öncesindeki eylemlerinden çok açıktı. Özünü kökünü ve kadrosunun kimyasını KUVAYI MİLLİYE den alan CHP nin neferleri bu aziz kocaoğlunun manevralarını ne yutar nede unutur. Partide ve bulunduğu görevdeki çok uzamış günlerini ve dört ayak üzerine düşmüşlüğünü ülke konjonktörüne borçlu olduğuda yine çok açık ve nettir.Artık ülkeninde İzmir'inde aydınlık günleri yaklaşıyor. Tüm seçmenlerin daha bir inatla özellikle izmirde CHP yi aziz kocaoğlu ve onun oluşturduğu yapı ile özdeşleştirmeden sandığa giderek CHP iktidarını sağlaması elzemdir. Zaferin ardından bu ilde ne aziz kalır ne ali nede başkaları bu bilinçle 7 Haziranda tam gaz sandığa zafere....
  •