x
     

İzmir'de Mezarlık Hikayeleri (1)

17 Mart 2016 Perşembe , 23:38
Okunma: 3648
2 Yorum

Aziz Nesin Hikayelerini aratmayacak!

 
İzmir’de mezarların doluluğundan, üste gömü işlemleri yapılmakta olduğunu biliyoruz.
 
Örneğin Uzundere’de  defin işlemi yapmak için üste gömü yapılması lazımmış
 
Para durumu olmayan kişiler, Torbalı vb yerlerde defin işlemi yapılabilmekte.
 
Uzundere Mezarlığının hemen arkasında bulunan, 31 bin 280 metrekare alan üzerine, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu "spor kompleksi" yapacak.
 
Elbette spor kompleksi yapacaksınız, ama önceliğiniz mezarlık alanı yapmak değil mi?
 
İddialara göre, Uzundere Mezarlık alanı yetmediği için  "spor kompleksi" yapılacak alan, İzmir Büyükşehir Belediyesinden istenmiş ama büyükşehir reddetmiş.
 
Üstelik Spor Kompleksinde bir buz pateni varmış. İBB denedi ve buz patenine çok ilgi duyulmadı. Ayrıca işletme giderleri de çok pahalı.
 
Gerçi Karabağlar belediyesi ne zaman mali kriz içine düşse, Aziz Başkan derhal yardıma koşuyor.
 
Üstelik bahse konu alanın inşaat ruhsatı da kesilmiş. Paranın bir kısmını da İBB üstlenecek miş. 
 
Gaziemir ile Uzundere arasında VAROL BETON bulunmakta! 

Varol Beton'un üzerinde durduğu alan MEZARLIK ALANI olarak işaretlenmiş bir yerde, harıl harıl beton tesisini işletiyor.

İnşaat ruhsatı, yapı kullanma belgesi, işyeri çalışma ruhsatı da yok!
 
Lakin izmir Valiliğinden "izin belgesi" var.
 
Bu durum aynen, çatısı, duvarı olmayan bir evin kapısı var demek gibi bir şey. Olsun kapı var ya yeter!
 
İzmir Büyükşehir Belediyesi isterse bir günde VAROL BETON’U kapar ve mezarlık yapar.
 
Elbet isterse!
 
Ama Kocaoğlu kolayı seçerek, Twitter dan mesaj atıyor, mezarlık yeri için kamulaştırma yapması gerektiğini söylüyor, oysa elinde hazır yeri var. VAROL Beton gider, beş kuruşluk kamulaştırma yapmadan mezarlık alanını hemşerileri için açar.

“Kocaoğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, belediyenin mezarlık yeri için bile kamulaştırma yapmak zorunda kaldığını, beş ahşap iskelenin iznini bile alamadığını belirterek adalet istedi.”
 
Mezarlık dizilerimiz devam edecek, hem de Aziz Nesin hikayelerini aratmayacak cinsten.
 

 


Kaynak:



  • Yorum yazmak için üye girişi yapınız. veya
  • Misafir - 18.03.2016 12:16:23

  • levent eroğlu
  • mezarlıkları sevmiyor olabilir miyiz? öncelikle bize bu dünyanın fani olduğunu hatırlatıyor! gözü doymayanların, kendine ait olanla yetinemeyenlerin, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanların... yanlarında hiçbirini götüremeyecekleri o yer "canlarını mı sıkıyor?" üstelik, AĞAÇLIKLI ALANLARDIR MEZARLIKLAR....oysa gözü doymazlar beton sever,... inşaat sever.. mezar / mezarlık... fıtrata uymuyor!
  • Misafir - 18.03.2016 11:54:13

  • Cesamin ÖZKAN
  • Sol, sosyal demokrasi, biraz ilerisi sosyalizm nedir, bu kuramların pratikte içerisinden çıkmış olduğu, dolayısı ile geride kalmış olan gerici niteliği ile sağ, liberal, kapitalist anlayış nedir ?.Bu çelişkili iki yapının toplumsal değişime dinamizm sağladığı açıktır. İşte bu alanların görev üstlenmişleri bu görevlerin gerektirdiği donanımları hem kendi kişiliklerinde, hemde toplumsal yapı içerisindeki konumlarından kaynaklı mücadele süreçlerinden geçip gelmemiş iseler, sadece hasbelkader yakalanan statülerin sağladığı içi kof bir yapı ile o önemli alanları işgal etme durumu hasıl olmuş ise işte orada tam siyasal anlamda piç bir ürün ortaya çıkmış olur. Sol, sosyal demokrasi adına görev yapanlar öncelikle entel değil, entelektüel bir yapıya kişiliğe sahip olmalıdırlar. Bu yapılarına birazda devrimci maya katmış olurlarsa eğer işte o zaman siz bakın neler oluyormuş. Ancak bu etiketi boynuna takan her kişi solcu sosyal demokrat falan olmayı bırakın, tanımını yapmakta güçlük çekeceğiniz tipik bir figür olarak yukarıda dediğim gibi siyasi anlamda piç bir ürün olmaktadırlar. Buradaki piç, tarım ile uğraşanlar bilir, bir meyve ağacının aşılı olmayanıdır. İşte Türkiye ne çektiyse bu aşılı olmayan beyinlerin göreve gelmeyip, orta zekalılar grubundaki kişilerin kurnazlıkları ile yönetsel alanları kapatmalarından çekti ve çekmeye devam ediyor. İşin boyutu gerçekten acı, İzmir'e baktığınız zaman umut bağlanmış olan muhalefet yapısı içindeki unsurların sorun olan iktidar kanadındaki unsurlardan daha niteliksiz durumda oluşları acının boyutunu göstermektedir. Şimdi şu hale bakın, çoğu bu Aziz Kocaoğlu nedeni ile kaybedilen, elde kalan sözde CHP li belediyelere bakın neler yapıyorlar. Sıradan, bilinen işleri allayıp pullamak.Birde allayıp pulladıkları bilinen işleri yüzlerine gözlerine bulaştırma becerileri. Bakın Bedrettin Dalan'ı hatırlayınız, üstelik sağcı yanıyla.Taksim tarlabaşını yerle bir etti kocaman bulvarlar açtı, haliçi gözümün mavisi gibi yapacağım dedi ve hatta kültürel alanlarda o kadar çok yatırım yaptıki sanki dersin adam solcu hatta devrimci. Bir gün Pera Palasta Hasan Süzer'in yanında rastlamıştım başkana ve kısada olsa tatlı bir sohbetimiz olmuştu. Şimdi bakıyorum bizim sosyal demokaratlığımız ve sol kafamız az gelişmiş ülke olmamızdan kaynaklı sağdan daha fazla az gelişmiş. İşte sorun burada, sorun Türkiye'yi ileriye taşıyacak olan sol sosyal demokrat kafalarımızın kişilerimizin daha az gelişmiş olmasıdır. Yoksa bu gün AKP'nin bu kadar olumsuz yönetimine rağmen 15 yıl iktidarda nasıl kalabilirdi. İşte bu sorunun en çok yaşandığı il İzmir ve bu sorunun kişisel anlamda en büyük aktörü ve sorumlusuda Aziz Kocaoğlu ve onun eteklerinden tutmuş tosuncuklarıdır. Hal böyle olunca bu tosuncuklarda birbirinden tipik işlerle uğraşır dururlar, olmadı Ankara'dan şurdan burdan getirdikleri denizle ilgisi olmayan ithal prenslerden medet umarlar. İzmir kısacası tipik bir yer ve sosyal bilimcileri için bir laboratuvar diyebilirim. Ama umut her zaman var, bir kırıntısı bile yeter tıpkı maya gibi. Aman ha Karabağlar'daki Nasrettin hocanın mayalama projesi gibi değil.
  •