x
     

Büyükşehir PROTOKOLÜ

5 Ekim 2020 Pazartesi , 19:11
Okunma: 16653
0 Yorum

Mutlaka okunması gereken ibretlik bir yazı!

 

 

 

 

 

 

 

Sosyal yardım anlayışındaki büyük kırılma…

 

 

 

 

 

 

Ali Rıza Avcan

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi 2020 Eylül ayı olağan toplantısında, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nın “acil” notuyla meclis gündemine taşıdığı Başkanlık önerisini kabul ederek, dini ve siyasi kimliğiyle tanıyıp bildiğimiz Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği ile ‘birlikte çalışma‘nın önünü açmış oldu.

Böylelikle ilk kez, yemek yardımı yaparak sempati kazanan dini ve siyasi bir dernek eliyle, AKP’nin yoksulluğu yeniden üreterek geniş kitleleri kendine bağımlı hale getiren merhametacıma ve hayırseverlik temelli himayeci (klientalist) sosyal yardım anlayışı, CHP yönetimindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin sosyal yardım hizmetlerine dahil edilerek hak temelli sosyal politikalardan uzaklaşılmış oldu. Daha doğrusu, CHP’li belediyelerin her geçen gün himayeci (klientalist) sosyal yardım anlayışına dönüşen uygulamaları bu kırılma ile birlikte önemli bir darbe aldı.

Neden derseniz, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 18 Eylül 2020 tarih, 754 sayılı kararı ile kabul edilen ortak kullanım ve hizmet protokolü uyarınca uzun yıllardır sıcak yemek yardımı yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi, bundan böyle aynı yardımı Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği ile birlikte aynı mekânda yapacak.

Hatuniye Camii ve Ortak Kullanım ve Hizmet Protokolü’ne konu olan bina

Konunun ayrıntısına girip İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin durduk yerde dinci siyasi bir dernekle niye böyle bir işbirliğine gittiğini anlamak için, İzmir Büyükşehir Belediyesi İle Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği Tarafından Yürütülecek Ortak Kullanım ve Hizmet Protokolü olarak adlandırılmış metni incelemeye başlayabiliriz.

Ama daha önce her iki tarafın; yani hem İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin hem de Hatuniye İlim Yayma Derneği‘nin bu protokol öncesinde neler yaptığına bir bakalım.

Uzun yıllardan bu yana sosyal yardım adı altında çok değerli hizmetler veren İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 2019 yılı Faaliyet Raporu kayıtlarına göre;

2019 yılı içinde Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimliği eliyle okul ve mahallelerde gezici diş ve sağlık taramaları yaparak 1.120 adet diş fırçası ve macun seti dağıtmış, Eşrefpaşa Hastanesi’nde görevli sağlık personeli eliyle binlerce hastanın teşhis ve tedavisini yapmış, evde bakım hizmetleri kapsamında 113 kişiye psikolojik, 205 kişiye ev temizliği, 215 kişiye kişisel bakım desteği vermiş, toplum sağlığı eğitimleri düzenlemiş, 1.130 çölyak ve fenilketonüri hastasına 3.390 adet gıda paketi dağıtmış, dini bayramlarda 45.014 vatandaşa toplu yardım yapmış, muhtaç durumda olan 946 vatandaşa 2.242.760., TL tutarında nakdi yardımda bulunmuş, ayni yardım kapsamında 46.219 kişiye gıda paketi, 457 kişiye malzeme, 361 kişiye yakacak malzemesi vermiş, 600 hükümlünün çay ve şeker ihtiyacı karşılanmış, 50.777 öğrenciye malzeme yardımı yapmış, 504 engelli vatandaşa malzeme vermiş, kentsel olanaklara erişimi kısıtlı 1.443 kadın için kent ve körfez turları düzenlemiş, 80.760 kişiye çorba, 814.540 kişiye pide, 2.540.368 kişiye yemek ve 247.033 kişiye kumanya vermiş, 154.482 çocuğa 12.814.544 litre, 121.601 Suriyeli çocuğa da 972.808 litre süt yardımı yapmış, kadın, genç, çocuk, engelli, yoksul, dar gelirli ve dezavantajlı birçok gruba değişik kategorilerde hizmetler sunmuştur.

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin 2020 yılı Performans Programı‘na baktığımızda ise, 2020 yılı içinde 60.000 kişiye 18.000.000.- TL tutarında nakdi, 60.000 kişiye gıda, 650 kişiye malzeme, 150.000 öğrenciye giyecek ve kırtasiye, 500 kişiye ayni, 1.250 kişiye düşük proteinli ve glutensiz gıda ve 57.000 kişiye engelli yardımı yapılmasının hedeflendiği; ancak bu hedeflerin, yaşanan Pandemi nedeniyle çok daha büyük boyutlara ulaştığı görülmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin yaptığı sosyal yardımlara, burada gündeme getirmediğimiz Konak, Karşıyaka, Karabağlar, Bornova gibi 30 ilçe belediyesinin yaptığı sosyal yardımları da eklediğimizde; belediyelerin yaptığı sosyal yardımların, bu kentte değişik resmi, özel ve sivil kurum ve kuruluşlar kişiler tarafından yapılan sosyal yardımlar arasındaki en büyük dilimi oluşturduğunu düşünebiliriz.

1989 yılında kurulan Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği ise, İnternet sitesindeki kendi anlatımlarına göre sahip olduğu 10 metrekarelik büro, bir soğukhava deposu, Hatuniye Camii avlusunda üstü örtülmüş yemek masaları ve 6 personel ile birlikte fakir, fukara, kimsesiz, evsiz, garip, yardıma muhtaç kişilere, aile reisinin öldüğü, evi terk ettiği ya da cezaevine düştüğü ailelerle aile reisinin çalışamayacak kadar hasta olduğu durumlarda ailelerle göçmen, mülteci ve sığınmacılara yemek, barınma, temizlik (banyo), eğitim bursu, kira, su, elektrik, erzak ve giysi yardımı yapmakta, her gün 300 ila 500 kişiye sabahları çorba, öğlenleri de yemek dağıtmaktadır.

Dernek ayrıca, A3 Haber İnternet gazetesi yazarı Hayrullah Yıldız arkadaşımızın haberiyle gündeme getirdiği şekilde, 2015 öncesinde Kestanepazarı Öğrenci Derneği‘nin müdürlüğü ile Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği‘nin kurucu başkanlığını yapıp şu sıralar derneğin danışmanı olarak çalıştığı söylenen Nuri Akay‘ın “Allah’a Yakarış”, “Oruç“, “Kurban”, “Kenzü’l-Arş Duası”, “Hatıralar”, “Stres”, “Zamanı Durduramayız” ve “Nasıl Yaşamalıyız” isimli dini kitaplarını yayınlayıp ücretsiz olarak dağıtıyor.

Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği yayını olarak dağıtılan Nuri Akay kitapları

İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin sağladığı büyük boyuttaki sosyal yardımların miktarı ile Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği‘nin sağladığı sosyal yardımların miktarını birbiriyle kıyaslamak anlamlı olmamakla birlikte; çok fazla sayıdaki insana büyük miktarlarda yardımda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin bile, aynen Pandemi döneminde yapılan yardımlar gibi, yer yer ya da zaman zaman desteğe ihtiyaç duyduğu durumlar olabilir ve bu durumların yaşanması durumunda yardım yapan diğer kurum ve kişilerden destek alması; hatta onlarla işbirliği yapması gerekebilir.

Ama böylesi bir işbirliğinde neden sadece Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği ile birlikte çalışmak tercih edilir ve böyle bir işbirliğine diğer kurum ya da şahıslar dahil edilmez?

Gelelim söz konusu ortak kullanım ve hizmet protokolünü inceleyip değerlendirmeye…

İzmir Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşavirliği‘nin görüşü alınarak hazırlanan protokolde toplam 17 madde yer alıyor.

Protokol, Sayıştay‘ın belediyelerin derneklere yaptığı her tür nakdi ya da ayni yardımı kamu zararı olarak niteleyip tazmin ettirmesi nedeniyle oldukça dikkatli bir şekilde hazırlanmış. O nedenle, Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği‘ne tek yanlı olarak ayni ya da nakdi yardım yapılması yerine, bu yardımın “ortak kullanım ve birlikte iş yapma” adı altında kamufle etmesi hedeflenmiş.

Buna göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği, belediye mülkiyetindeki Fettah (Akıncı) Mahallesi 945 Sokak 39 numaradaki binayı birlikte kullanacakmış ve belediyeye ait yardımlar belediye görevlileri, derneğe ait yardımlar ise dernek görevlileri tarafından yapılacakmış gibi bir senaryo hazırlanmış. Hatta binada kullanılan elektrik ve su bedellerinin dernek tarafından ödeneceği şeklinde bir hüküm getirilerek bu konularda dahi derneğe yardım yapılmadığı gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılmış.

Fettah Mahallesi, 945 Sokak No.39 adresindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait bina

İzmir Büyükşehir Belediyesi sanki bu bina dışında başka bir yerde ya da gezici araçla bu yardımları yapamazmış gibi…. Derneğin ve belediyenin yardım yapabilmesi için illa ki bu binada bir arada olmaları ve yardımı birlikte yapmaları gerekliymiş gibi…

Oysa biz biliyoruz ki, yemek yardımlarını yapabilmek için bu tür mekana ihtiyacı olan kurum, bunca geniş ve büyük imkanlara sahip olan belediye değil, dernektir… Böylelikle derneğin çıkarları doğrultusunda ve hem belediyeyi hem de derneği zor duruma düşürmeyecek bir formül hayata geçirilmiş oluyor…

Anlayacağınız, belediyelerin derneklere yardım yapmasını engelleyen hukukun ve mevzuatın arkasından dolanılarak bulunan bu formül çerçevesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi Truva Atı‘nın kendisi olmuş, dernek ise o atın içine gizlenip Truva’yı fethedecek Odysseus ve askerleri olmuş vaziyette…

Yapılan ortak kullanım ve hizmet protokolünün amacı ya da konusu ise, “hafta içi/sonu, ihtiyaç sahibi vatandaşlar için sıcak yemek hizmetleri sunulması, Ramazan aylarında bölgede iftar organizasyonlarının düzenlenmesi gibi hizmetlerin yürütülmesi…. dernek ya da belediye tarafından tespit edilmiş bölgede yaşayan ihtiyaç sahibi vatandaşlardan İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Yardım Yönetmeliği ile ilgili kanun, yönetmelik kriterlerine göre yardım almaya kazananların belediyenin sosyal yardımlarından yararlanması” olarak belirlenmiş olup; sıcak yemek hizmeti sunulması ve iftar organizasyonlarının düzenlemesi dışında kalıp “gibi” sözcüğü ile tanımlanan hizmetlerin neler olacağı ise, ne yazık ki henüz belli değil.

Ayrıca bu düzenlemeden de görüleceği gibi, derneğin yardım yaptığı kişilerin, mevcut mevzuat çerçevesinde belediye yardımlarından da yararlanması mümkün olabilecek; böylelikle yardım yapılan kişiler düzleminde derneğin yardım yaptığı kişilerin belediyeye transferi suretiyle derneğin üstündeki mali yük hafifletilmiş olacaktır.

Protokolde açıklaması yapılmadığı için anlaşılamayan konulardan biri de, ortak kullanım ve hizmet konuları, Protokol’ün 3. maddesinde, “sıcak yemek hizmetleri sunulması ve Ramazan aylarında bölgede iftar organizasyonlarının düzenlenmesi gibi hizmetlerin sunulması” olarak tanımlandığı halde; 4. maddede sözü edilen “ortak hizmet projeleri”nin ne olduğu, bu projelerle neyin kastedildiği konusudur. Bu anlamda, 3. maddede sayılan hizmetler dışında kalan başka hizmetler de “ortak hizmet projeleri” altında düzenlenip yapılabilecek midir? Bu da, yapılan düzenleme içinde pek belli değildir.

Söz konusu Protokol’ün ilginç bir düzenlemesi de, 10. madde içinde gizlidir. Bu düzenlemeye göre Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği, mülkiyeti İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait olup derneğe kiralanmayan binanın içinde tek başına yürüteceği hizmet ve etkinliklerde, İzmir Büyükşehir Belediyesi sorumlu olmayacaktır. Hem de mülkiyetinin kendisine ait olduğu ve söz konusu dernekle birlikte kullandığı bir mekanda!

Anlaşılan o ki, belediye bu mekanda dernek tarafından tek başına yapılan etkinliklerde bir sorun olması durumunda sorumlu olmaktan, kendisine hesap sorulmasından kurtulmak istemektedir… Protokol düzenlemesi bu şekilde olmakla birlikte, gerçekte; yani herhangi bir şikayet, olay tespiti ya da dava sürecinde bu sorumluluktan kaçınma hali ne ölçüde geçerli ve etkili olacaktır, o da belli değil… Örneğin kamu (belediye) mülkiyetinde olan bu binada belediyeden izin alınarak yapılan dernek etkinliklerinde, Anayasa’ya ya da Cumhuriyet Halk Partisi‘nin savunduğu laiklik anlayışına veya parti politikalarına aykırı konuşma ya da etkinlikler düzenlendiğinde belediye buna nasıl engelleyecek ve tepki verecektir; daha doğrusu, bırakın o etkinliğe izin vermeyi, etkinliklerde neler yapıldığından haberi dahi olacak mıdır? İktidarın etkisindeki İzmir Valiliği ile ona bağlı Emniyet ve Müftülük gibi kuruluşların önceden tahmin edilebilir tavrı karşısında nasıl bir tepki gösterecektir?

İzmir Büyükşehir Belediyesi 1.Hukuk Müşavirliği‘nin hukuki görüşü çerçevesinde düzenlenen Ortak Kullanım ve Hizmet Protokolü‘nün (söz konusu hukuki görüş ve protokol yazımızın sonundaki linkten indirilebilir) incelenmesinden de anlaşılacağı üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait bir bina, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Hatuniye İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği tarafından ortaklaşa kullanılacaktır.

Peki, böylesine bir ortak kullanım gereği hem belediye hem de dernek açısından hangi somut ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır? Bu ihtiyacın, dernek açısından daha uygun bir mekan arayışından kaynaklandığını tahmin edebilmekle birlikte, buna benzer bir ihtiyacın belediye açısından mevcut olup olmadığı hususu şüphelidir…

Belediye bu mekanı gerçekten böylesi bir ihtiyacı olduğu için mi; yoksa, derneğin bu mekandan yararlanmasını kolaylaştırmak amacıyla mı kullanır gözükmeyi tercih etmektedir?

Bu anlamda böylesi bir mekan, oradaki derneğin varlığı yanında belediyenin ihtiyacı için yeterli olacak mıdır?

Öte yandan, belediye kendi mülkiyetindeki bir binayı sosyal yardımlar yaptığı için bir derneğe kullandırırken, başka bir binasını, örneğin Konak’taki ya da Halkapınar’daki hizmet binalarının bir kısmını, Alevi, Ortodoks ya da başka bir inançtan yurttaşlarımızın kendi aralarında kurdukları başka bir dernek eliyle başka bir yer talebinde bulunması durumunda kullandıracak mıdır?

Bu tür sorulara verilecek yanıtlar, belediyenin bu tür konularda ne ölçüde samimi olduğunu anlamak açısından tabii ki de önemlidir.

Yoksulu daha yoksul yapan hayırseverlik politikaları

Ayrıca böylesi bir ortak kullanımın belediyeye sağlayacağı yarar ya da getireceği artı değer ne olacaktır? Belediye böylelikle, zaten tek başına yaptığı yardımların dışında ilave olarak fazladan nasıl bir yarar sağlayacaktır? Derneğin yardım ettiği ya da etmediği insanlara kendi eliyle ulaşabilmesi için dernekten yazılı bilgi alması ya da muhtarlar eliyle çevrede bir araştırma yapması veya muhtarlara danışması o kadar mı zordur?

Ama bütün bu soru ve cevaplardan çok daha önemli olansa; CHP’nin hak temelli olduğu söylenen sosyal politikalarındaki himayeci (klientalist) kırılma ve bu kırılmaya karşı, CHP’nin sosyal politikalarını şekillendiren ekipten tek bir kişinin çıkıp yapılanları eleştirmemesi ve yapanları uyarmamasıdır.


Kaynak: