Yatırımcıya mı müjde veriyorsunuz?
Basına verdiğiniz müjdeyi okuduk;
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 131’inci İEKKK toplantısında Basmane Çukuru olarak bilinen alanla ilgili müjde verdi. Koruma Kurulu’nun yeni plan notunu onayladığını belirten Başkan Tugay, “Nitelikli bir proje hazırlandı. Basmane’de yüksek, çirkin bir yapı inşa edilmeyecek. Konak’ta yıkılan eski belediye binası ile ilgili uygulama projesinin ön hazırlık çalışması bitmek üzere. Takvimimiz beklediğimiz gibi işlerse Aralık sonuna doğru protokolümüzü imzalayacağız.” dedi.
Açıklamasının devamında;
“Projeyi herkesin merak ettiğini tahmin ediyorum ama öyle çok yüksek ve çirkin bir bina değil. Nitelikli bir proje hazırlandı. Konak’ta yıkılan eski belediye binası ile ilgili uygulama projesinin ön hazırlık çalışması bitmek üzere. Takvimimiz beklediğimiz gibi işlerse Aralık sonuna doğru protokolümüzü imzalayacağız. İhaleye çıkılacak. İkisi de yapılacak. İzmir’in kronik sorunlarından biriydi, çözülmüş olacak” açıklamasında bulundu.
İzmir’in kronik sorunu bence sizsiniz!!!
Hangi başarınızdan dolayı İzmir büyükşehir belediye başkanı oldunuz?
Bu güne kadar İzmirlinin hangi sorununu çözdünüz?
Trafik inanılmaz boyuta çıktı!
Birde İzmir’in kalbine bir hançer saplayacaksınız!
Basmane’de trafik çekilmez boyutta,
Tugay diyor ki;
Çirkin yapı inşa edilmeyecek!
İsterse altından olsun buraya AVM+KONUT+OFİS
Bu kadar yoğunluğu nasıl kaldıracak?
Mevcut durumda kaldıramazken!
OLACAK İŞ DEĞİL!!!
Cemil Tugay %30 hisse İzmirlinin hissesi siz bizlerin adına karar verme yetkisini vermedik size!
Konak meydanında belediye binasını para vermeden yapacağız diyorsunuz da,
Ortada büyük hesap hatası var!
Basmane çukuru TIR belediye binası da SERÇE,
Siz bizleri yanılttığınızı sanıyorsunuz da ALDANIYORSUNUZ!
Plan askıya çıkacak, itirazımızı yapacağız!
ÇED süreci başlayacak itiraz edeceğiz!
Hilton açıklamalarınızı diğer yazımda yer vereceğim!
Şimdi gelelim asıl konuya;
Basmane Çukuru KAMUYA AİT BİR ALAN DEĞİL Mİ?
Kamu mallarının özel mülk olarak edinilmeye elverişli hale gelmeleri, ancak kamu malı niteliğini kaybetmeleri halinde olur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 715. maddesine göre yararı kamuya ait mallar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bu maddede kamu mallarının devletin hüküm ve tasarrufunda olduğunun ve özel mülkiyete konu olamayacağının kabul edilmesi, kanun koyucunun, kamu mallarını medeni hukukun uygulama alanı dışında tuttuğunu göstermektedir.
2.1. Kanun Koyucunun veya İdarenin, Kamu Malı Statüsüne Son Verip Veremeyeceği İlk olarak kanun koyucunun, herhangi bir taşınmazın kamu malı niteliğine son verip veremeyeceği hususunu değerlendirelim. Bu konudaki temel kural şudur: Eğer Anayasa bir taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu hüküm altına almış ya da bu mallara ilişkin yasaklayıcı hükümler koymuş ise kanun koyucunun bu tür kamu mallarının bu niteliklerine son verme imkânı yoktur. Buna karşılık herhangi bir taşınmaz türü, Anayasa tarafından devletin hüküm ve tasarrufu altına alınmamışsa veya yasaklayıcı hükümler konulmamış ise kanun koyucunun taşınmazın kamu malı niteliğine son verme konusunda takdir hakkı bulunmaktadır. Kanun koyucunun kanunen imkân sağladığı durumlarda, idarenin bu konuda yetkisi olduğu açıklama gerektirmeyecek kadar açıktır.
2.1.1. Anayasa’nın Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Olduğunu Belirttiği Kamu Malları 1982 Anayasası’nda bazı mallar, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayılmıştır. Yasama organının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bu tür taşınmazlar üzerindeki tasarruf hakkı son derece sınırlıdır. Anayasa Mahkemesinin 16.02.1965 tarihli, E:1963/126, K:1965/7 sayılı (AYM, 1965: 27) ve 25.02.1986 tarihli, E:1985/1, K:1986/4 sayılı (AYM, 1986: 28) kararlarında da vurgulandığı üzere bunlar devletin, devlet olma niteliği ile eli altında tuttuğu mallardır; dolayısıyla Anayasa bunları, Medeni Kanun’un özel mülkiyet düzeninin kapsamı dışında bırakmıştır. Anayasa, bunların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu açıklamakla aynı zamanda özel mülkiyet konusu olamayacağını da hükme bağlamıştır. Dolayısıyla yasama organı çıkaracağı kanunlarda, söz konusu taşınmazların bu niteliklerini koruyucu şekilde düzenlemede bulunmak zorundadır; kanun koyucunun bunların kamu malı niteliğini ortadan kaldıracak düzenleme yapması mümkün değildir.
2.2. İdarenin Kamu Mallarının Mülkiyetini Devredememesi Kamu mallarının özel mülkiyete konu olmamasının ikinci sonucu, bu malların, kamu malı özelliği devam ettiği sürece satış, devir ya da bir başka yolla özel hukuk kişilerinin mülkiyetine geçilmesinin mümkün olmamasıdır. Gerek yasal mevzuat gereğince tapu siciline tescil edilen ormanlar ve hizmet malları gibi kamu mallarının ve gerekse normalde tescile tabi olmayan fakat yanlışlıkla tapu siciline tescil edilen kamu mallarının idare tarafından özel hukuk kişilerine satışı, bağışlanması ya da devredilmesi mümkün değildir. Bu konuda içtihat ve doktrin, görüş birliği içerisindedir. Buna göre kamu mallarının mülkiyetinin, bu özellikleri devam ettiği sürece, özel hukuk kişilerine devredilmesi mümkün değildir, bu şekilde yapılan tasarruflar geçersizdir. Üstelik kamu mallarının mülkiyetinin devrindeki bu hükümsüzlük, yolsuz tescilden daha ileri giden bir hükümsüzlüktür; buradaki geçersizlik butlan değil, yokluk şeklindedir (Sungurbey, 1970: 199, 200). Bu nedenle yanlışlıkla satılan kamu mallarını satın alan kişilerin, medeni hukuk anlamında korunmaları söz konusu değildir. Bundan dolayı bu malları edinen kişilere karşı, süre şartı aranmaksızın tapu iptali ve tescil davası açılabilmektedir.