Arslan Bulut’un “22 yıl boşuna mı uğraştık şaşkınlığı” yazısına not… Arslan Bulut dostumuz bugün bu başlıkla bir yazı kaleme almış ve iktidarın hangi duygu ve düşünceler etrafında kalarak teğmenlerin olayından duyduğu rahatsızlığı, daha doğrusu “şaşkınlığı” yorumlamaya çalışmış.
“Teğmenlerin olayı” diyoruz… Ortada “olay ” diye tanımlayacak, rahatsızlık, şaşkınlık duyulacak bir iş ve konu aslında yoktur ki… Teğmenlerimiz TSK mensubu her ferdin kendisini “Mustafa Kemal’in askeri” olarak görmesinden ve yine kendisini böyle tarif etmesinden daha tabii, daha gerçek ne olabilir? Gerçek ve tabii olmayan iş, 15 Temmuz’da olduğu gibi bir kısım kendini bilmezlerin kendilerini “Fetullah’ın askerleri” ilan edip , Mustafa Kemal’in küşat ettiği gazi Meclis’e bomba yağdırmış olmasıdır, anormal durum budur.
Kuvay-ı Milliye ordusuna karşı kuvay-ı seyyare çıkartan zihniyet, Ankara fetvasına tahammülü olmayan Dürrizade fetvasını İngiliz, yunan uçaklarıyla dağıtan zihniyet; yetiştirdiği sapık zihniyetlilerle ( Fetullah’ın askerlerini Adil Öksüz efendi yönetiyordu) Meclis’i bombalattıran zihniyet; durup dururken elde kılıç ( gaza için fetva veren şeyhülislam edasıyla) hutbeye çıkan Efendiye “dur ne yapıyorsun?” demeyip alkış tutan zihniyet; merdiven altı kurslardan çıkan 4-5 yaşlarındaki sarık, cüppe giydirilmiş ( muhtemelen hepsi Atatürk, Cumhuriyet, devlet düşmanlığı için kurgulanmış çocuklar) çocukların icazet törenine katılıp diploma dağıtan valileri vali yapan zihniyet… Anormal olan ne normal ne?.. Hutbede elde kılıç boy gösteren bir densizlik mi normal, Mete Han’dan beri kılıç çıkartıp “gök girsin ,kızıl çıksın” diyegelen; bugün “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler mi anormal?.. Teğmenlerin olayı halin icabıdır, işin gereğidir.
“Mustafa Kemal’in askerleri” olmadıklarını söyleselerdi, bu anormal olurdu. Halin icabı ve işin gereği olan bir iş, bir kısım insanları acep niye şaşırtmıştır ?.. Bandırma Vapuru’nun hareket ettiği gün Anadolu’ya taşınan, 9 Eylül’de İzmir’de biten, 23 Nisan’da egemenliği millete veren, Sakarya’da, Dumlupınar’da tarihe destan yazan; 13 Ekim’de Ankara’yı Başkent, 29 Ekim’de Türkiye’yi Cumhuriyet yapan KURTULUŞ VE KURULUŞ İRADESİ yolunun bekçileri elbette “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyeceklerdi… Başka ne olmalıydı?. Ne demeliydiler? Bunda şaşıracak ne var?..
06 Eylül 2024
Şevket Bülend YAHNİCİ