x
   
20.03.2017 19:25:14
Okunma: 3238
3 Yorum

Yasemin Başak Arel
Tüm renkler tamam, tek eksik “Fıstık Yeşili”,,,,,,

 
İZMİR’İN BİSİKLET TASASI
 
İzmir’in bisikletten çekeceği var. Birileri bisiklet ithalatı ile yolunu mu bulacak? Yoksa bisiklet yolları işinde başka bir iş mi var? Araştırmak, anlamak lazım.Sağlıklı yaşam için “ARABADAN İN BİSİKLETE BİN” şeklinde bir slogan bile var..Bu sloganı billboard’lara kadar taşıyan kimselerin bisiklet ile olan bağlarını, hayatlarında bisikletin yeri ve önemini çözmek lazım.. 
 
Bisiklet, çocuk yaştan hemen herkesin sevdiği, özellikle sağlıklı yaşama önem verenlerin tercih ettiği bir araç veya spor dalı olmaktan öte, bir yaşam şeklidir…Bisikleti hayatın içine sokmuş şehirlerde evlerin, apartmanların, kapı girişlerine, meskenlerin park yerlerine kadar inmiş, oradan tüm şehrin yollarını kucaklamış bir bütünlük söz konusudur....
 
Öncelikle bu kültürün var olması, özümsenmiş olması gerekir. Ayrıca, fiziki koşulların müsait olması şarttır…Örneğin Balçova tepelerindeki, Hatay yokuşlarındaki, dik rampalar, o mahallelerde yaşayan 7 den 70 e her kesimden insan için, öncelikli ulaşım tercihi olamaz…
 
Bisiklet yaşamının Nirvanası hiç şüphesiz Amsterdam. Coğrafya koşullarını incelerseniz, bisikletin şehirdeki tarihini, yaşam şekline dönüşümünü de anlaması kolaylaşır…
 
Amsterdam, Amstel ırmağının Kuzey Denizine döküldüğü, sığ alüvyonlu bataklık delta üzerine kurulmuş, “DAM” yani “su bentleri” ile çevrilip, bent içinde kalan kısımların, aşamalı olarak DOLGU alanlara dönüştürüldüğü şehirdir. “AMSTEL / DAM”  Bir balıkçı kasabasından, dünya çapında Korsan gemiciliğine, sonra ziraat ekonomisine ve bugünkü Liman  ve  Turizm Şehrine dönüştüğü evreler esnasında, bentler ve dolgu alanların sayesinde, neredeyse tamamı DENİZ SEVİYESİNİN ALTINDA kalan, kendine münhasır bir yaşam alanıdır…
 
Öncelikle bu sebepten yeraltı toplu taşımacılığı gibi seçeneklere hiç yönelmemiştir. Neredeyse hiç yükselti alan yoktur. Ziraat, tarım ve hayvancılık ile uğraşan İnsanları yüzyılı aşkın zamandır, bisikletle yaşamaktadır. Yaklaşık 800.000 kişilik bir başkenttir. Kentte en az nüfusu kadar bisiklet bulunmaktadır. Bu sistemi olduğu haliyle İzmir merkezine kopyalamaya çabalamak hangi gerçekçi gerekçelere dayanır? 
 
İzmir, son 10 yılda, birden bire, aniden, Bisikletle yaşamaya mı karar kılmıştır? Resmi dairelerin araç otoparkı bile olmayan, çoğu ara sokaklarda kaldırım bulunmayan şehre, bisiklet yolları, parkları dayatılmakta…4,5 milyonluk şehirde, kaç yüz bisiklet kullanıcısı var? Ya da mümkün olan her yere bisikletle gitmeyi kaç kişi tercih eder? Karşıyaka’dan Konak’taki iş yerine her gün kaç kişi bisikletiyle gidiyor? Kaç kişi çocuğunu okula bisikletle bırakıyor? Kaç kişi AVM lere, zincir marketlere, ailece bisikletiyle gidiyor?
 
Bir semtte, bir caddede, oradaki mesken adedi kadar OTOPARK bulunması zorunluluğu yaklaşık 30 yıllık planlama prensibi olmasına rağmen, yapılan hiçbir binada otopark gereği dikkate alınmamıştı. Ancak imar ve iskan ödentileri ile, Belediyeler OTOPARK harcı da almakta.. bu nedenle, bina altlarında araç parkı düşünülmemiş dahi olsa, belediyeler mümkün mesafede, en uygun alanlarda, ruhsat verdiği bina oranında OTOPARK oluşturmak zorunda..
Şimdi plansız şehirleşen kentimizin sancıları, araçtan inip bisiklete bindirilerek giderilmeye mi çabalanıyor? Sahil bandını baştan aşağı dolaşan tek bir parkur, Metropolün olagelmiş tüm yerleşimini ve yaşamını değiştirebilir mi? 
 

 

Etiketler:

Misafir - 20.03.2017 21:38:28

  • izmirli
  • izmirli: ÖNDEN BUYUR!
  • Misafir - 20.03.2017 20:36:53

  • Cesamin Özkan
  • Bisiklet, toplu ulaşım kültürünün topluma benimsetilmesi aşılanması öncelikle Aziz Kocaoğlu'nun o öykündüğü ülkenin markası olan son derece pahalı ve topluma maliyeti yüksek aracını terk etmesi ile başlar. Bunun dışında o bisiklet masalları kendi saltanatlarını kamufle etme adına masallardır. Evi ile işyeri arası günlük 100 km. gibi. Kendisi bakımı yakıtı son derece pahalı bu araçtan bir insin bakalım, yani önden buyur diyor İzmirli.
  • Misafir - 20.03.2017 20:33:04

  • Cesamin Özkan
  • Endişe içinde oldukları için şimdiden tedbir düşüncesi ile ortaya atılan ama alt yapısı olmayan proje. Heralde buda Ankara'dan ithal edilen kurmay (...) kadrosunun işidir. Yer yer bisiklet projesi iyide öyle Japonya ve Avrupa gibi ülkeleri kopyala yapıştırla bu işler olmuyor. Her zaman dedik ya bu ülke orta zekalıların da değil artık daha gerilerde seyredenlerin cenneti olmuş. Bu kent bütün özellikleri ile Avrupa'nın bile gıpta ile bakacağı bir kent olabilirdi ve bu olabilirlik CHP yi iktidara taşıma olabilirliğini de sağlardı. Piriştina ile bu trent yakalanmıştı, ancak bir Aziz çıktı ipin ucu kaçtı.
  • Yazarın Diğer Yazıları