Yasemin Başak Arel
SÖZ AĞIZDAN ÇIKANA KADAR -2
2009 senesinde, Çeşme’nin her bir ucunda kaçak inşaatların “yıkım emirleri” uygulamaya kondu…
Yazlık sitelerin çalışanlarının bekçi kulübeleri, evlerde, iş yerlerinde, bazı otellerde ruhsat eklerine aykırı çıkmalar, sundurmalar, sundurma altlarında oluşturulan ruhsata aykırı kapalı alanlar, fazladan yükseltilmiş üst katlar “yıkım programına” alındı.
Hatta Ovacık Köyü içinde Bitlisliler Mahallesi diye bilinen 27 konutluk mahallede toplu yıkım gerçekleştirildi.
Kış gününde evsiz kalanlar ve yapılarında yıkım gerçekleştirilen diğer herkes uygulamaya isyan etti…
Bu isyan Çeşme İlçe sınırları dahilinde gündeme oturdu…
Çeşme de 2009 yılında, yıkımlar sırasında, 3. dönemdir Belediye Başkanlığı Makamının sahibi olan Sayın Faik Tütüncüoğlu basın açıklaması yaptı…
“YIKMAK BİZİM ASLİ GÖREVİMİZDİR! KANUN BELEDİYELERE KAÇAK YAPILARIN YIKIM İŞİNİ EMREDER… YIKMAYAN BELEDİYE BAŞKANI HAPSE GİRER…” demiş,
“YIKMAYAN HAPSE GİRER” başlıklı, ilgili kanun maddesini anlatan gazete kupürünü çerçeveleyip makam odasına asmıştı.
Bu konudaki “hassas” ve “kararlı” tutumuna rağmen, Çeşme İlçesi sınırlarında, o günlerden günümüze dek kaçak, ruhsatsız, ruhsata aykırı birçok yapının dokunulmazlığını koruduğunu görüyoruz..
Örneğin, Çeşme Bağcılık firmasına ait yine Ovacık mevkiinde yer alan, binlerce metrekarelik kapalı alana sahip binaların, Faik Tütüncüoğlu Belediyesinin vermiş olduğu “yıkım emirlerinin” uygulanmadığını görüyoruz.
Çeşme Bağcılık KAÇAK YAPILARIN YAPIMI 2002-2006 yıllarında yine Faik Tütüncüoğlu Belediyesi döneminde tamamlanmıştı. 2009 da Faik Tütüncüoğlu’nun “MÜHÜRLEDİĞİ” ve “YIKIM KARARINI” imzaladığı bu fabrikalar, Faik Tütüncüoğlu’nun 4. Başkanlık dönemi sonunda, 2014 te Sayın Muhittin DALGIÇ’a görevini devrettiği ana kadar ve sonrasında dahi, üretim, tadım, satış, ticaret, kaçak imalat ve işletme faaliyetlerine devam edebilmişti.
Devletçilik, SÖZ VE İCRAATLAR hakkında “BÜTÜNLÜK” ve “DEVAMLILIK” ilkelerini içerir…
Bu demektir ki, kanunların “yasadışı” diye tanımladığı “emsallerde eşitlik” ilkesi zorunludur….
…..Ve bir karar hakkında, “benden önceki döneme ait alınmış bir karardır” savunması yapılamaz!
Alınan karar hakkında, göreve gelen ve yetki kapsamı içine dahil edilen tüm kurumlar,
SORUMLULUK ALTINA GİRER!
Göreve gelen, göreve talip olan kimselerin, söz ve icraatlar bütünlüğüne dikkat etmeleri esastır. Ödev ve sorumluluklarda, tüm devletçilik ve devletin devamlılık ilkelerinde, halef ve selef devlet adamlarının, bürokratların, bir bütünün parçası olduklarını bilmeleri gerekir!
“Erk sahiplerine” tekrar hatırlatma yapmamız gerekirse,
AĞIZDAN ÇIKAN SÖZ, SİZLER ONU TELAFUZ ETTİĞİNİZ ANDAN İTİBAREN ARTIK SİZİN OLMAKTAN ÇIKAR!
Özellikle Ömer Hayyam’dan 8 yüzyıl sonra, günümüz basın ve iletişim teknolojileri dünyasında, Devlet ve Siyaset Adamlarının, O sözleri sarf etmeden önce, birkaç kez istişare etmeye özen göstermeleri tavsiye olunur!