Hindistan’a kestirme bir yol bulmak ve Avrupa’ya daha ucuz Baharat, Kumaş,Kıymetli eşyalar ve diğer egzotik malları getirmek için, 1492 de İspanya’dan Batıya yelken açan KOLOMB, Haiti adalarına geldi.
Yerli halkı AVARAK’ların Haiti dediği Adaya, KOLOMB, hakkında hiçbir şey bilmediği Hindistan’a benzeterek, HİSPANYOLA, adını verdi.
Bu adada Baharat yoktu. Tütün vardı. Yerli halkın sararak Puro yaptığı tütün, buradan alınarak Avrupa’ya götürüldü.
Çevre adaları da keşfeden KOLOMB ve İspanyollar, bölgeye BATI HİNT ADALARI adını verdiler.
Yerli halkın Altın, Gümüş ve Bakır eşyaları gasp edilirken, bir yandan da Koloni Şehirler inşa edilmeye başlanmıştı. Yerli halk AVARAK toplumu, köle yapılmak suretiyle madenlerde ve inşaatlarda çalıştırıldı. İspanyolların, top, tüfek, zırh ve atlılarına karşılık, AVARAK’ ların basit mızrak ve oklarla yürüttükleri isyanlar, her seferinde büyük katliamlarla son buluyordu.
Yıllarca ENGİZİSYON İşkencelerinde uzmanlaşmış KİLİSE de, bu işte yerine düşen rolünü üstlendi. Avrupa’da uygulandığı gibi, diri diri yakılmak, uygulanan cezaların en hafifiydi.
KİLİSE İspanyol Kraliyet Aile’sinin, Menfaatlerini korumakla görevliydi. Madenlerde sayım denetim işlerini yürütüyor, suç işleyenlerin cezasını veriyordu.
Çok geçmeden KITA AMERİKASI keşfedilmişti. AZTEK, MAYA ve İNKA İMPARATORLUKLARININ çok önemli şehirleri, Altın ve değerli madenlerle yapılmış, inanılmaz değerdeki sanat eserleriyle doluydu.
Ne var ki, Yerli Halklar, vatanları ve özgürlükleri için ölümüne savaşıyorlardı.
Tıpkı HAİTİ’ li AVARAK’ lar gibi, Kıta Amerika’sının yerlileri de sistematik olarak yok edileceklerdi.
Madenlerde ve plantasyonlarda çalıştırılmak üzere, Afrika’dan köleler getirilecekti. Köleler bu adalardan kaçamazlardı. Afrikalı Köleler, satılana dek, HAİTİ; JAMAİKA, CUBA gibi daha birçok adada toplanıyor, Kıta Amerika’sına dağıtım buradan yapılıyordu.
Kaşiflerin gelmesi üzerinden 50 yıl geçmemişti ki,,,HAİTİ ve diğer BATI HİNT ADALARI halkları &100 oranında, Kıta Amerika’sının Görkemli İmparatorlukları %95 oranında SOYKIRIM a uğradı. AFRİKA KITASI neredeyse tamamen boşaldı, MİLYONLARCA AFRİKALI, en aşağılık koşullarda, zincirlenerek Amerika’ya taşındı. Bu esnada birçoğu da Atlantik okyanusunda telef oldu.
AMERİKA KITASININ binlerce yıllık birikimi, ALTIN SANAT ESERLERİ eritilerek KRALİYET PARALARI olarak basıldı. Avrupa’ya GEMİLER DOLUSU ALTIN PARA AKMAYA BAŞLADI.
Birden zenginleşen Avrupa, gözünü güçlü OSMANLI İMPARATORLUĞUNA DİKTİ:
Osmanlı İmparatorluğunun mallarına YÜKSEK FİYATTAN TALİP OLDULAR.
Bunun etkisiyle, İmparatorlukta Enflasyon, Mal Kıtlığı olarak, Kötüleşen yaşam koşulları baş gösterecekti.
İspanyollar, aralarındaki anlaşmalar gereğince, 1697 de HAİTİ ‘yi Fransızlara verdi. O dönemde Fransa’da izinsiz ağaç kesen idam edilirken, Fransızlar, daha çok şeker kamışı, kahve ve şeker dikebilmek için Haiti ormanlarını YAKTI.
Başlangıçta üretim öyle arttı ki, HAİTİ dünyanın en zengin kolonisi olarak ün yaptı.
Bu verimlilik dönemi çok kısa sürdü. Akarsular kurudu. EROZYON verimli toprağı denize ve vadi diplerine taşıdı.
Medeniyetin (!) bu topraklara ulaşmasının üzerinden sadece 50 yıl kadar kısa bir süre sonra ortadan YOK EDİLEN AVARAK toplumu ardından, yaklaşık 100 sene geçmemişti ki, ORMANLARI, HAYVANLARI, AKARSULARI VE TÜM DOĞAL YAŞAMI İLE HAİTİ KIYIMA UĞRADI.
Açlık, pis sular, hastalıklar, yüksek doğum ve ölüm oranları,isyanlar ve cinayetler, akıl almaz bir sefalet ve yok edilmiş muhteşem tabiat.
Fransız Sömürgeciler, kara kara düşündüler.
HAİTİ artık para getirmiyor, burada kalmak bilakis zarar getiriyordu.
Adada üretim ancak nüfusun % 5 ine yetecek orandaydı. Köle ticaretinin de sonu gelmişti.
KITA AMERİKASINDA İngilizler, bugün KANADA ve ABD olan bölgelerde, sömürgelerini kurmaktaydılar. Coğrafya çok büyüktü. İsyan eden yerli halkla savaşmak çok pahalıydı. Ama İngilizler yerli halkın çiçek hastalığına bağışıklığı olmadığını öğrenmişlerdi. Yerli kabilelere, ÇİÇEK MİKROBU BULAŞTIRILMIŞ BATTANİYELER HEDİYE ETMİŞLER(!), bu hediyeyi alan yerli kabilelerde toplu ölümlere yol açmışlardı. Bu taktik çok ucuz ve etkiliydi.
Ancak Fransızlar HAİTİ de bu yöntemin işe yaramadığını gördüler. Artık Haiti de yerli halk yoktu. Sadece Afrikalı köleler vardı. Çiçek hastalığına Avrupalılar kadar mukavemet gösteriyorlardı.
1804’ te kendi yardakçılarından oluşan bir grup HAİTİ’liye, yönetim kademesini bırakmak kaydıyla, HAİTİ’nin bağımsızlığını ilan ettiler ve daha verimli topraklar olan Kuzey Amerika’ya gittiler. Giderlerken geride, nifak tohumları bıraktılar. Fransız-Afrikalı Melezleri ile SİYAH Afrikalılar arasında savaşlar başladı.
200 yılı aşan, özgürlük ve bağımsızlık masalı ardından, artık Haiti halkı isyanlar, darbeler, katliamlar, açlık, sefalet içinde, onuru da dâhil her şeyini kaybetmiş bir halk oldu.
Köklerinden koparılıp, Afrika’dan yenidünyaya ticari bir mal olarak getirilmiş insanların torunları, yaşamları yüzyıllar geçtikçe daha kötüleşmiş insanlar.
1915- 1934 yılları arasında, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ deniz piyadeleri, ülkeyi işgal ederek, oraya demokrasi (!)ve düzen(!) götürdü. Bu dönem ve arkasından gelen yıllar boyunca halk birbirini kırmaya, kan akmaya devam etti. İnsanlık dışı hatta korkunç yaşam koşulları altında, SİVİL_ ASKERİ yönetimler iş başında bırakıldı.
Neticede, bir avuç yardakçının rant sağladığı 7 MİLYONA yakın insanın aç ve sefil olduğu bu toplum ve yok edilmiş tabiat zenginliği, medeni toplumların Haiti örneğinde şekil bulmuş dünya mirası oldu.
Deprem den sonra 10.000 üzerinde ABD Askeri, tekrar adaya indi, HAİTİ, bütün Batı medeniyeti denen toplumun, HAİTİ ile başlayan ve sonradan dünya çapında bir SOYGUN, TALAN VE CİNAYETLER ZİNCİRİNİN, İLK BASAMAĞIDIR.
DÜNYAYA BU GÜNE DEK OLANLARIN VE BUNDAN SONRA OLACAKLARIN BİR GÖSTERGESİ DEĞİL Mİ?