x
     
01.03.2017 08:45:24
Okunma: 2841
2 Yorum

Yasemin Başak Arel
YIKILAN DÜNYA DA TÜRKİYE

 
2001 yılında, ENRON adlı şirketin batması, Kapitalizmin, serbest piyasa ekonomisinin kalbinde, 80 yıl aradan sonra uçurumun kenarına gelindiğinin ilk habercisi oldu.
 
Enron un batmasından ziyade, batış şekli DowJones u alt üst etti. Şirket olduğundan çok daha fazla değerli gösterilmiş, bu hayal ürünü rakamlar üzerinden, borsada işlem görmüş, kredi kullanmıştı. 
 
Bu dönemde, dünya, bu şirket batışını bir dedikodu gibi kayıtsız dinlemiş, firma içinde yaşanan bir dolandırıcılık olayı diye algılayarak üzerinde durulmamıştı.
 
Sıradan insanlar veya ekonomi uzmanı olmayan küçük yatırımcılar açısından bu yanılgı da olağandı. Asıl dehşet verici olan dünyada, oyun kurucuların kulağın üzerine yatarak, gelişi belli olan çöküşte küçük bir kesimin çıkarını gözeterek, susmaları ve sistemin rayından çıkışını izlemeleriydi.
 
Oyun kurucular, sözü geçen tüm saygın otoriteler bu tezgahın içinde yer aldı.
Bu gün açıkça algılanan, güven ortamının yok edilişine, bu göz yumuş sebep oldu.
 
Başta Amerika ve Avrupa’nın başını çektiği dünya devleri, ellerinde olmayan bir kaynak üzerine ekonomi kurmuşlardı…..Petrol.
 
Taşıma suyuyla değirmen döndürmenin bütün hileleri olmasa, bu güce erişmeleri ve dünyayı yönetmeleri olası bile değildi. Reel sektörlerin, ülke ekonomilerinin temel taşını oluşturan petrol ellerinde olmadığından, petrol fiyatlarını ve piyasasını yönetmek ilkesiyle, başta kapital sistem olmak üzere tüm hilelere başvurarak, gücü ellerinde tuttular. parayı ve dolayısıyla dünyayı yönettiler.
 
1929 krizinde reel sektör iradesinden çıkıp, büyümeye açık, türev piyasaların, yani sanal kaynakların temelleri atıldı. İhtiyaçlarına göre, arz ve talep dengesini yeniden kurdular, hammadde veya emtialar yerine paradan para yapma yoluna gittiler. Parayı, hammaddeden, kıymetli hale getirdiler.
 
Yaklaşık 70 yıl boyunca, zenginliklerine zenginlik, güçlerine güç kattılar ve dünyayı yönettiler. Tüm bu sahte ekonomik yapıyı şekillendirmek adına diğer enstrümanlar, savaşlar, gerekli kanunlar, demokrasi, hatta dünya barışı gibi göreceli olgular,,,,sistemin çıkarlarına hizmet etti.
 
Dünya üzerinde koloniler yoluyla, tabiat zenginliklerini, yerüstü ve yer altı zenginliklerini sömüren eski dünya devlerine bu yeni yaklaşım çok makul göründü. Amerika ve Avrupa elele vererek, sistemi kendi imtiyazlarıyla sürdürecek yeni bir düzen kurmuş oldu. Adına balon dendi.
 
Balon, yani Sanal sistem o kadar şişmişti ki tabii sınırlarını zorluyordu.
 
Sistem, alabileceği verebileceği her şeyi tükettiğinde, emlak sektöründeki, parayı karşılıksız olduğunu bile bile satmaya, yani usulsüz konut kredileri vermeye kadar cüret ettiler.
 
Ödenemeyen krediler karşısında, insanların evlerine haciz kondu, Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde çadır kentler dahi kuruldu, halk sokakta kaldı. Diğer taraftan, bankalar satamayacakları mülklerin sahibi oldular. Kar sarhoşluğuyla, Nakitten çıkılmış, gayrimenkule girilmişti. Ne var ki çevrilmesi gereken likit akışı giderek tıkandı. Önce emlak sektörü ardından bankacılık, ardından inşaat sektörü ardı ardına çıkmaza girdi. 
 
Lehman Brothers, Maryl Lynch gibi dünya devi finans kuruluşlarının peşi sıra yıkılışı, inanılmaz gibi görünen bir gerçeğin, göz göre göre ,,,,adım adım izlenmesiydi aslında.
 
Bu özel teşebbüs firmaların batışında, başka bir trajedi,,,dünya ekonomik krizini kotarmak adı altında devletlerden geldi,,,Bu firmaların oluşturduğu borç açığından doğan, nakit akışı, devletler tarafından karşılanmaya çalışıldı. Yani topu topu birkaç yüz kişinin servet sahibi olmasını sağlayan sistemin faturası, milyonlarca insanın sırtına yüklendi.
 
Tüm bu gelişmelerin ardından güven bunalımı doğdu. Bu arada, standart and poors gibi denetim kuruluşlarının,,,,,nerede ve ne yapmakta oldukları hiç sorgulanmıyordu.
 
  _ Türkiyenin kredi notunu B eksiden BB artıya çevirdik,,
 
   _ BB artıdan A eksiye çevirdik gibi değerlendirmelerini hep duyduğumuz bu gibi kuruluşlar, kendi sistemlerine geçer notlar verip gelişmekte olan biz gibi ülkelere ahkam kestiler, günü kurtardılar.
 
Eder belirleyicileri, sanırım,,,,gelişmiş ülkelerin yıkılmazlığına kani olmuşlar,,,Gelişmekte olan ülkeler adına değerlendirme yaparak göz boyamaktaydılar.
 
Oyun kurucuların, oyunun, ne denli güvenilir olduğu hiç sorgulanmadı. Kuralları kabullenmeden, oyuna dahil olamazdınız….
 
Bütün bu gelişmeler boyunca,,,Cumhuriyet Türkiye’si,,,sağ sol denilen,,,,,,,sosyalist veya kapitalist düşünce arasında gidip geldi,,,,,,Sosyalist düşünceye yaklaştığında,,,,çalışıp didinip aç kaldı, çalışanla çalışmayan aynı geliri aldı,,,kapitalist düşünceye yaklaştığında,,,,adil kazanamadı veya hortumlandı durdu. Her şeye rağmen,,,,kendi kendine yetebilmeyi,,,karnını doyurabilmeyi bildi. Avrupa birliği uyum sürecinde,,,özellikle zirai üretimden uzaklaştırıldı,,,nasılsa bir şekilde aç kalmadı, hala batırılamadı…
 
Kapitalizmin kalbi petrol,,,petrolün kalbi de orta Asya,,,,
 
Türkiye düzenin,,,,dengelerin temeli olan bölgede,,,tüm tehditlerin hedefi oldu,,,,kardeş kardeşe düşürüldü,,,,,teröre,  kana boğuldu,,,, ama hala yıkılamadı.,,,,,
 
2000 ve 2001 yıllarında,,,ekonomisini sağlamlaştırmanın ,, mali bütçelerini dengeye sokmanın,,,hortumlara prim vermemenin dersini aldı……Türk halkı,,,çok çalıştı,,,,çok şeye sabretti ve nice badirelerin üstesinden geldi.
 
Şimdi giderek daha fazla batan dünyada her zamankinden sağlam bir yeri var……..
 
Tüm devletlerin piyasalara veya aktörlerine türlü çeşitli müdahalesi sürerken,,,,,dalgalanan denizde,,,hemen her tekne kadar sallanıp,,,,,her zamankinden dik ve sağlam duruşunu ödediği bedellere borçlu,,,
 
İşte tam bu anda,,,Türkiye’nin güçlü olmasını istemeyen,,,dış güçlerin güdümünde tekrar terör kızıştırılıp,,kardeş kardeşe kırdırılıyor……
 
Kapitalizmin sonu yeni bir düzenin başlangıcını getirecek,,,peki bu sistem ne olacak?
Bu çöküşün sonu, muhtemelen, giderek yükselen pahalılıkla ve nihayet açlıkla birleşecek, ülkeler toplumlar birbirine girecek,,,, savaşlar kaçınılmaz olacak,,,,
 
Dünya bir daha asla eskisi gibi bir yer olmayacak,,,
 
İçinde –var olup, aynı havayı soluyup, bundan etkilenmeyen hiçbir ülke kalmayacak.
 
 
Önemli olan tüm kültürü ve çeşitliliği ile,,,çalışkanlığı ve sahip olduğu değerleriyle bizim, ,,,,Türkiye’mizin ne olacağı.
 
Şimdi her zamankinden çok aklı selime, sağduyuya ihtiyaç olan yeni bir döneme giriyoruz.
Hiçbir anlamda Teröre zemin vermemek ve yiyeceğimiz gıdaları üretmekle  başlayan iki altın kuralı yerine getirebilirsek,,,,,, bunun da asgari zayiatla  üstesinden gelebiliriz.
 
Kendi keyfini, kendi çıkarlarını düşünme, hırslara ihtiraslara kapılma devri aslında çoktan kapandı,,,,,,
 
Bunu kabullenmeyen dünya, insanoğlunun açgözlülüğü, gün be gün kendi sonunu hazırlıyor,
Şimdi her zamankinden çok birlik olma zamanı,,,,
 
Ulu Önderimizin de dediği gibi,
 
HATTI MÜDAFAA YOKTUR SATHI MÜDAFAA VARDIR 
O SATIH BÜTÜN VATANDIR!
 
 
BAŞAK YASEMİN AREL 
 
 
 
 

Etiketler:

Misafir - 04.03.2017 11:38:32

  • Cesamin Özkan
  • HATTI MÜDAFAA YOKTUR SATHI MÜDAFAA VARDIR O SATIH BÜTÜN VATANDIR! Söylemini dile getiren bir kişinin helede bayan bir kişinin bu anayasaya evet demesi asla düşünülemez. Aziz Kocaoğlu, Muhittin Dalgıç gibilerin dahada çoğalması isteniyorsa evet denebilir. Bu anayasa taslağı hukuk devletini ve o ilkelerle ancak gelişebilecek çağdaş devleti ülkeyi insanı ve özellikle kadın çocuk haklarını yok sayan bir anayasa taslağı. Yasemin hanım çağdaş kadın tiplemesinin en belirgin örneği ve evet diyemez. Ve Türk Milleti bu saçmalığa asla geçit vermeyeceği gibi bu taslağın hazırlayanlarından da hesap soracaktır. Çünkü bu anayasa taslağını hazırlayanlar en başta suç işlemişlerdir. Zaten önceden işlemiş oldukları suçlardan korunma kurtulma anayasasıdır. Ama şu unulmamalıdır ki işlenen suçlar cezasız kalmaz.
  • Misafir - 01.03.2017 15:35:50

  • Hayır Diyorum
  • Başak hanımın oyu "Hayır" olur zannederdim ama bu yazısından çıkarttığım eğilimi pek öyle olmayabilecek gibi. Hiç bir konuda başarılı olamamış, kardeşliği, sevgiyi, dayanışmayı yok etmiş bir kişinin çok daha geniş padişah yetkileri istemesi sadece traji komik olarak nitelendirilebilir. Bu saçma sapan tek adamlığı kabul etmiyorum. Çocuklarım için kabul etmiyorum, torunlarım için kabul etmiyorum, bu tezgaha "HAYIR" diyorum.
  • Yazarın Diğer Yazıları