x
     
16.05.2015 16:53:47
Okunma: 3639
0 Yorum

Tahsin Güzel
Afedersiniz Tuz Kokmuştur!

 

POLİTİKADA ÜST DÜZEY GÖREV ALIP DA FAKİRLEŞENİ BIRAKIN ZENGİNLEŞMEYEN VARMIDIR ACABA?

 
Yazımın başlığının siyaset kurumlarınca ve pek tabi siyasetçiler tarafından pek olumlu karşılanmayacağı muhakkak ama kusura bakılmasın, İzmir gibi bir kentte dahi, birçok kişi mesleği ne olursa olsun ve hangi işi yaparsa yapsın, siyasette hasbelkader bir yere geldiyse, yükseklere gitmeyelim, il veilçe başkanı yahut belediye meclis üyesi bile olsa, karnelerini düzeltmeyen var mıdır? 
 
Başta kıyafet olmak üzere, araba,  mal, mülk ve çevre açısından zengin oluveriyorlar, örnek mi? Bir hayli çok da bunları yazan ve konuşan yok.
 
Tabi ki geneli tenzih ediyorum.Tenzih ediyorum diyorum çünkü bazıları elma ile armudu karıştırıyor,
 
Hocalarımızdan öğrendiğimiz kadarı ile Hz. Adem ile Hava’yı cennetten kovduran meyve benim derdim.Adam gibi politika yapanlar yok.
 
Bu kentte her tür meyveyi kokteyl yapan, iş menfaate gelince iktidar muhalefet fark etmiyor rozeti bir kenara atan deveyi hamutuyla yutan, siyasetçiler yanında politikanın daniskasının yapıldığı bazı esnaf teşkilat mensuplarıdır benim derdim.
Bırakalım Türkiye’yi İzmir’ de esnaf ve ticaret odaları dahil olmak üzere bazı siyasi parti teşkilatlarında üst düzey görev alıp da dün fakir Mehmet, Ali, Veli iken şaibeye bulaşmayan kaç başkan vardır?
 
Yahut bu kurumlara gelmeden önce kaç tanesinin ekonomik durumu başta olmak üzere yatı, katı çehresi, çevresi köşkü sarayı vardı? Yatlar oluyor, keseler doluyor hanımlar değişiyor...

Bu ülkede üç çeşit idareci olduğu bir gerçek:
1. Eşinden, işinden ve aşından fedakârlık yaparak vatan millet diye koşan,
2. Çok şeyler veriyor görünüp ancak, ne bulursa çalan,
3. Her sözü yalan, denizi görüp yılan, karayı görüp tilki olan...
 
Kimse bulutlu havadan nem kapmasın, namusuyla vazife yapanlara şapka çıkarırım ama kurumları arpalık yapan, siyasette zehir zıkkım ne varsa yutanlara şapka çıkaramam. 
 
İleri gitmeyin gelin isterseniz İzmir’in son 15- 20 yılına bir bakalım. Mevcut iktidar partisi il başkanlığına gelenler ve Belediye Meclisin’ de görev alanlar olabilir, CHP il başkanlığına gelen ve Belediye Meclis üyeliğine girenler yanında Belediye Başkanı olanlar olabilir, bu İzmir Esnaf Odaları Birliği ve Ticaret Odaları Başkanlığında görev yapanlar olabilir.
 
Bu kentte yaşayanlar filmin mutlu sonunu değil geriye doğru gidip bahsettiğim bu mevkilerde görev alanların eski durumlarına bir baksınlar ne demek istediğimi ve kimleri kastettiğimi anlayacaklardır. 
 
Affedersiniz ama bu ülkede balık hem baştan hem de kıçtan kokmuştur.
 
Zamanın birinde esnaf teşkilat başkanları ve bazı siyasetçilerle ilgili elime dosyaları alarak makamına gittiğimiki devlet büyüğü bakanımızla aramızda geçen iki önemli konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum, istiyorum çünkü tuzunda koktuğunu bilin diye.
 
O günler bu konuyu yazarlık yaptığım Haber Ekspres gazetesinde yayınlanan bir makalede değinmiştim, yazımın başlığı isek “Çarşaf Kıpırdatmayan Bakanlar” dı, tabi ki bu konuyu yazdığım için ciddi eleştirilmiştim.
 
İhtisas alanım esnaf teşkilatları olduğu için İzmir Esnaf Birliği uhdesinde bulunan meşhur BESAŞ’ la ilgili15 sene sonra SPK’nın tespit edebildiği yolsuzlukları anlatmak üzere, makamına gittiğim birinci bakan sağ olsun saatlerce konuyu dinledi, vay anasına nasıl olur böyle şeyler dedi,  bende vallahi dahası da var sayın bakanım dedim.
 
Bu mahalde seni tebrik ediyorum, senin gibi insanlara bu ülkede ihtiyaç var, anlattıkların ciddi şeyler, bunun için hemen gereken yapılmalı derken, sözünün arasına girerek sayın bakanım ne olur bu iş diye sordum.
 
Sayın Bakan hemen işin ciddiyetinin dışına çıkıverdi ve bir fıkra ile başladı, polisimizi tenzih ediyorum, İstanbul’ da trafik uygulaması yapılıyormuş. Tabi olarak kontrol yapmak için yolu kesmişler ve yola bir kutu koymuşlar, vatandaşın biri geliyor,  durduruyorlar bakıyorlar ki vizesi yok, kutuya beş at geç, bir diğerine ruhsatın yok, kutuya beş at geç, bir başkası geliyor hiçbir şeyi yok aksine sarhoş onada beş at geç deyince sallana sallana cebinden bir kimlik çıkarıyor, ben emniyet müdürüyüm deyince, öyleyse sen de kutudan on al geç demişler.
 
Üç beş sene sonra diğer bakanımızla da görüşme fırsatı buldum, ona da uzun uzun benzeri konuları anlattım. Sayın bakanda ibret konusu bu işin üzerine gidilmesi gerekir dedi ve sözlerinin bitiminde aynen diğer sayın bakana sorduğum gibi efendim önemli diyorsunuz da ne olur bu iş deyince sayın bakanım da başladı fıkraya.
 
Hocanın birisi zinanın kötülüğünden söz ederken aman çocuklar zinaya yaklaşmayın, yer gök sallanır; şöyle günah böyle günah diyormuş.
 
Bizim bu nasihatçi hocayı bir gün yatakta zina yaparken yakalamışlar, ulan hoca sen ne yapıyorsun hani günahtı? Yer gök sallanırdı senin yaptığın ne deyince bizim hoca hop durun bakalım ben işin ilmini biliyorum,bakın çarşafı bile kıpırdatmıyorum demiş diye fıkrayı bitirdi.
 
Evet, haram meyve yiyenlere, mevki ve makamlarını şahsi izzet ve ikballeri için kullananlara bu cennet ülkede cehennemin olamayacağını o günler dahi görmüştüm, ama her şeye rağmen yılmak da yok durmak da!
 

 

Etiketler: