x
   
14.11.2015 13:35:48
Okunma: 3115
0 Yorum

Mehmet Erdül
Şehremini ve Vali

 

Vali, Arapça sağdan sola yazılımıyla avliya’dır. Aslı Arapçadır yani.  Koruyucu, muhafız, yakın biri, vasi anlamına gelir.
 
İslam geleneğinde Waliullah / WaliAllah, Veliyyullah şeklinde telaffuz edilerek ruhani anlamda “Allah dostu “ olarak kullanılır.
 
Vali görev aldığı il içerisinde gerçekleşen resmi törenlere başkanlık eder, tebrikleri kabul eder.
 
Vali, hükümet tarafından alınan kanun, tüzük, yönetmelik kararlarını ilan eder ve bunların uygulanmasını sağlar.
 
Hükümet tarafından aldığı yetki ile kanun ve yönetmelikleri uygulama hakkında sahiptir.
 
Osmanlı Devletinde İstanbul’daki saray ve devlete ait binaların bakımı ve onarımı ile uğraşan ve saraylara gerekli olan şeyleri satın alan kimseye de Şehremini denilirdi. Cumhuriyet öncesi günümüzdeki belediyelerin görevini yapan Şehremaneti İdaresi vardı onun başındaki kişiye de Şehremini denilirdi.
 
Şehremanetleri 16 Ağustos 1854 tarihli bir fermanla, Fransız komün idareleri örnek alınarak kurulmuştu.
 
Cumhuriyet döneminde valiler uzun zaman Belediye Başkanlığı görevini de üstlenmişlerdi.
 
Günümüzde, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğini temsil eden kişiye belediye başkanı deniliyor.
 
Yani, Belediye teşkilatını yöneten kimse, belediye reisidir o başkan dediğiniz.
 
Yani insanlarla ilgisi yoktur. Siz onların kent sakinleri ile iyi geçiniyormuş gibi görünmek istemelerine bakmayın. Bu bir siyasi Vodvildir. Tiyatro yani. İnsanlarla iyi geçinmek istiyormuş gibi olmak koltuğunu koruyabilmek bir sonraki seçimde yeniden seçilebilmek için oy almaya zemin hazırlamak içindir.
 
Ama Vali öyle mi?
 
Hem kelime anlamları bakımından hem görev yetki ve sorumlulukları açısından insanlarla iyi geçinmek insan haklarını koruyup kollamak görevi vardır valilerin.
 
Örneğin bir vali halkına “GAVAT” deme hakkına sahip değildir.
 
Genel Kurmay Başkanına sorumlusu olduğu ilde, cephanelik patladığı şehit ve yaralıların olduğu gün KANGAL SUCUK ve HALI KİLİM hediye etme hakkına sahip değildir.
 
Bir Valinin savaştan kaçan göçmenlere yol ortasında namaza durup imamlık yapmak görevi yoktur.
 
Vali “İnek Yalağı “ açılışı için kurdele kesmez.
 
Adı her neyse bir terör örgütü üyesi olmakla suçlanan sıkma başlı kadınlara kelepçe vurulduğunda;
 
“Toplumda çok olumlu bir imaja algılanan başörtülü bayanların böyle bir işleme tutulması üzüntüyle karşılanmıştır.” diyerek, örtülü olmayan kadınları toplumda imajı kötü insanlar olarak göstermek hakkı yoktur.
 
Manisalı 16 genç, 26 Aralık 1995'te bir vagona "Paralı eğitime hayır" yazdığı gerekçesiyle evleri basılarak gözaltına alınmıştı.
 
26 Aralık 1995 tarihinde Manisa davası ya da Manisalı gençler davası, olarak tarihe geçen çoğu lise öğrencisi olan 16 gence gözaltına alınmalarının ardından yasa dışı örgüt üyesi oldukları iddiasıyla açılan dava ile bu gençlere gözaltında işkence yaptıkları iddiasıyla polislere karşı açılan Davalar Türkiye'de insan hakları alanında verilen mücadelenin simgesi  ve ancak Manisa ilimizin dünyaya rezil edilmesi işidir.
 
Uzun yıllar süren yargı süreci sonucunda Manisalı gençler suçsuz oldukları anlaşılarak beraat etmiş, polisler işkence yapmak suçundan toplam 85 yıl ceza almışlardı.
 
Yöre halkını, Seçmenini sevmeyen, hatta tanımayan Belediye Başkanının nasıl görevde kalması doğru değilse, Sorumlusu olduğu il halkını dünyaya rezil eden bir valinin görevde bulunması da o kadar yanlıştır.
 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları