x
     
25.11.2015 16:30:11
Okunma: 3585
1 Yorum

Mehmet Erdül
1876'YA GERİ Mİ DÖNECEĞİZ?

 
Ali Suavi , “Başveren İnkılâpçı“ adı altında hayat hikâyesi üzerine yazdığım kitaplardan biridir.
 
 
Silahlı kuvvetlerin tutabileceği bir ülke içinde devamlı bir devlet kurma fikrini savunan adamdır Ali Suavi…
 
Siyaset bilimin Temelinin şeriat değil coğrafya ve ekonomi olduğunu savunan, hilafet diye bir kurumun olmadığını söyleyen bir din adamıdır.
 
1876 yılında Ruslar, İstanbul surlarına dayanmışken, II. Abdülhamit’i devirip yerine V. Murat’ı yeniden tahta çıkarmak amacıyla Çırağan Sarayı’na baskın düzenleyen adamdır.
 
Beşiktaş karakol amiri okuma yazmazsı olmadığı için Arapça 7 ve 8 rakamlarını yazarak imza atan bu nedenle de adı, ‘Yedi sekiz Hasan Paşa’ya çıkan Hasan Efendi tarafından Çırağan baskınında sopa ile öldürülen adamdır Ali Suavi.
 
Galatasaray Lisesi’nin ilk Türk Müdürdür.
 
Yazdığım kitap Ali Suavi’nın ağzından kaleme alınmıştır.
 
“Suavi Arapça tola yolculuğa uykusuzluğa dayanıklı anlamına geliyor…  Adım sadece Ali’iydi.  Suavi’siz yalın,  tek başına sadece Ali.”  Diye başlayan kitap;
 
Çırağan Sarayı’nda son bulurken şöyle son bulur:
 
“Süngüler ciğerimi parçaladı. Kafam acıyor, ciğerim kanıyor, yüreğim Hâkim Millet’in egemen olduğu topraklarda, Ruslara karşı bir cephe açılması için mücadele edememenin acısıyla yanıyordu.”
 
Ruslara karşı bir cephe açılması fikri 1876 yılından beri vardır.
 
Yunan uçakları hava sahamızı yüzlerce kez ihlal etmiştir.
 
“İT DALAŞI “ denilen olayların kaç kez meydana geldiğini kimse bilmez. Ama Yunan uçakları hava sahamıza girdi diye düşürülen Yunan uçağı yoktur.
 
İt bildiğiniz köpek demek. Köpeklerin birbirinin kuyruğuna dolanıp dalaşmasıdır it dalaşı.
 
İt dalaşı, iki ülkeye ait savaş uçaklarının birbiri çevresinde burgu gibi dönüşlerle taciz için manevra yapması anlamında kullanılmaktadır.
 
Devlet olmak savaş nedeni olacak girişimlerden uzak durmayı, uçağı düşürmeden, pilot öldürmeden sorunu gidermek için Nota vermeyi gerektirir.
 
Hava sahamız girdi, uçak egzoz gazından hava sahamız kirlendi ben de senin uçağını düşürdüm mantığı akıl işi değildir.
 
Egzoz gazı, doğal gaz, benzin, mazot, fuel oil ya da kömür gibi yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan ve egzoz ve baca yardımıyla atmosfere atılan gazdır.
 
Bizim atmosfere attığımız egzoz gazı yanında uçaktan atılanın adı bile geçmez bilimsel egzoz gazı tanımında.
 
Yurda barış dünyada barış ilkesine sıkı sıkı sarılıp, komşu ilkelerin ya da uzaktaki herhangi bir ülkenin iç işlerine karışmak, oralara asker göndermek yerine tüm terör örgütlerini yok edecek çalışma yapmak gerekir.
 
Ucuz kahramanlıklara soyunmak silahsız olarak Çırağan Saray’ına baskın düzenlemeye benzer.
 
Kafanıza odun yersiniz.  
 
Suriye’nin iç işlerine karışılmasa, Rusya ile savaş eşiğine gelinilmezdi.
 
Irak yıllardır devlet sınırları içinde PKK terör örgütünü barındırmaktadır.
 
Irak’a Nota vermeden, “içindeki terör örgütünü temizle, temizlemezsen ben temizlerim” demeden olmaz bu işler.
 
Suriye kendi terör örgütlerini yok etmek devlet bütünlüğünü sağlamak zorundadır.
 
Sana ne?
 
Amerika’ya ne?
 
Rusya’ya ne?
 
Kendilerini Osmanlının torunu ve de İslam’ın savunucusu, sultanlığın takipçisi, ”Hedef 2023 “ diyerek Cumhuriyet ile hesaplaşmayı hedef edinenler , ucuz kahramanlık yapmaya kalkmadan iyi düşünmelidir.
 
Çünkü Savaş kötüdür.
 
Ekonominin batması onlarca yıl ekonomik olarak sürünmektir.
 
İnsanlık suçudur toplumu savaşa sürüklemek.
 

Etiketler:

Misafir - 26.11.2015 11:00:19

  • Cesamin ÖZKAN
  • Toplum olarak eğitim ve kültürel donanmışlığı, doyuma ulaşmışlığı sağlayamamış olmamızdan kaynaklı bir sosyal yapıda ülkeyi sözde seçimlerle yönetme yetkisi almış olanların kişiliklerine, davranışlarına ve seçimi kazanma adına kullanmış oldukları argümanlara bakınca ortaya çıkacak iktidarların niteliğide yapacakları işlerde siyaseten defolu ayıplı mal olmanın ötesinde olamaz. Türkiye'nin çok partili sisteme geçişindeki zamanlama hatası bu oluşumları kaçınılmaz kılmıştır. Ancak tüm bu olasılıklara karşın Ulu Önder Atatürk Cumhuriyetin yaşaması olası risklerine karşı, sağlam temeller üzerine kurulu kurumlarına görevler vermiştir. Eğer anti demokratik yöntemlerin kullanıldığı bir arenada, sivil gibi gözüken ancak tam anlamıyla darbeci bir yapı sergileyen, toplumun dinsel ve ırki duyguları üzerinden sakat bir politika yürüten iktidarların ülkeye sunacakları yıkım amaçlı davranışları karşısında cumhuriyetin tüm kurumları görev yapmak durumundadır ve zorunluluğundadırlar. Eğer bu yapılmayan sakat iktidar oluşumlarına fırsat tanınmış olursa işte ülke dış ilişkilerindede iç yönetimindede ekonomisindede çok büyük sıkıntıları yaşarlar. Bunu o ülkeye ulusa yaşatmış olanların asla bir kaygısı üzüntüsü olmaz çünkü düşüncesi asla bu ülke ve ulus için değildir. Zaten öyle bir düşüncesi olsa o parti o lider hiç bir zaman ulusun ortak değerleri olan din ve milliyet üzerinden siyaset yapmaz, projeleri ile siyaset yapar olurlardı. Türbanla siyaset yapanların ne projesi ne vizyonu nede misyonu asla olamaz. Onların yapacakları işler başında hile ile başladığı gibi hile ile devam eder. Ve en büyük sermayeleri 1950 lerden beri cehalet aşılanan bu cahilleştilmiş toplumdur. Çok partili sistemi ülkeye bahşeden kurucu parti CHP ye ilk saldırıları olmuştur. Varlıklarını borçlu oldukları bu partiden 1950 lerde devir aldıkları bu ülkeyi ne hallere getirdikleri ortada değilmi ?. Yıkılan yerlerine AVM ler yapılan değerleri satılan soyulan, toplumu üç çocuk edebiyatı ile yoksyllaştıran bu zihniyet ancak işte bu günün tablosunu oluşturur. Yani CHP nin kurup kalkındırdığı bu güzel ülkeyi yıkma gayreti ve özlemi ile tutuşur. Ancak işte o zaman yine bir CHP çıkar bunların elinden bu ülkeyi alır yeniden sağlam temellerine oturtarak bekasını sağlar. AKP iktidara geldikten bu yana o kadar çok yeterli nedenler var iken Anayasa Mahkemesince yapılması gereken görev yapılmamıştır. Yani sakat bir temelde sakat bir yönetim icra eden bu iktidar için Cumhuriyetin görev verilmiş yasal kurumları gereken işlevlerini yerine getirmemiş ve iktidar olanaklarından palazlananlar olumsuzluklarını uzun süreli hale getirme olanağına kavuşmuşlardır. AKP nin ülkemize ve ulusumuza yaşattığı maliyetler ülke sınırlarını aşarak dünyaya maliyetler yaşatır hale gelmiştir. Bu gün çok şükürki komşularımız yaşanan olumsuluklar nedeni ile ulusumuzu muhatap almayıp direkt olarak AKP ve liderini muhatap almış durumdadırlar. Onlar Atatürk'ü de onun ulusunu'da çok iyi tanımaktadırlar ve AKP ile liderinide. Bu günler elbette geçici ancak yaşadığımız maddi manevi kayıplar ne yazıkki acı.
  • Yazarın Diğer Yazıları