Soru işaretlerine neden oluyor!!!
Seferihisar Belediyesi mülkiyeti belediyeye ait bir taşınmaz ihalesine bugün çıktı.
İhale, 2886 sayılı Kanuna göre, kapalı teklif usulü satılacak.
Taşınmaz, 56.240 m2 ve 15 Milyon 350 Bin TL’ye satışa çıktı.
56 dönüm Turizm Tesis İmarlı arazi 15 Milyon TL
Gerçekten çok yazık!
Tunç Soyer parsel parsel, Seferihisar belediyesi taşınmazlarını sattı, dersek hata mı yaparız?
Bu satışlar karşısında, Meclis Üyeleri ne yaptı?
Ya Seferihisar Halkı ne yaptı?
Bugün Temiz İzmir Derneği Kurucu Başkanı Sedat Cuhadar ile yollara düştük.
Seferihisar’da satılacak yeri kim alacak diye!
Elbet bir takım duyumlarımız vardı ve bu duyumlar teyide muhtaç olduğu için ihale saatinden çok önce belediyeye girdik.
İhale yapılacak salonu sorduk ve ihaleyi izlemek istediğimizi belirttik.
İyi giyimli bir bey hayretle bizim tartışmalarımızı izliyordu.
Meğer izleyicimiz, ihaleye katılacak yegane tek temsilciymiş.
Diğer katılımcıları göremedik!
Başkan Yardımcısı Nilgün Hanım; “ihaleye katılmanız mümkün değil”
Neden katılamayacağımız konusunda, hangi yasa ve yönetmeliğe aykırı olduğunu söyleyin dedik.
Nilgün Hanım “bir dakika ben içeri girip tekrar soracağım bekleyin”
Bu arada ihalenin yapılacağı kata önce bir zabıta geldi, başkanlık kapısı kapandı ve önünde adeta cansiperane bekledi.
Birkaç dakika sonra, Nilgün Hanım "üzgünüm giremezsiniz, bize talebinizi yazılı olarak sunun yazı işlerine bırakın”
Hanımefendi bu işlemler oluncaya kadar ihale biter diyip, başkanlık katından A4 kağıt istemek için camlı kapıyı aşmak istediğimde, 2. Zabıta geldi içeri sokmak istemediler.
Bu kez gerçekten ama gerçekten çok sinirlendim, avukatımı aradım ihale oluyor ve beni içeri almıyorlar bu yasa ve yönetmeliğe uygun mu diye sorunca.
"Derhal kolluk kuvvetinden yardım isteyin, zabıt tutturun sonrasında ise savcılığa suç duyurusu yapın" dedi.
Telefonu kapatır kapatmaz 155 aradım, belediyede ihale yapıldığı ve gazeteci ve Temiz İzmir Derneği olarak izleme hakkımız elimizden alınmakta dediğimde ise, telefonun ucundaki polisin aklı karıştı. Kim bilir ilk kez böylesi bir ihbar yapılıyor olabilirdi.
Polisin aklının karıştığını fark edince, memur bey yaralama yok münakaşa yok ama cinayetten farklı bir işlemde yok. Burada KENT SUÇU işleniyor, benim, sizin malınız satılıyor ve bunu izleme hakkımız elimizden alınıyor.
Memur bey “biz arayacağız” dedi, ve ne yazık ki aranmadım.
Lakin Seferihisar Cumhuriyet Savcılığı’na ve Seferihisar Belediyesi Yazı işlerine dilekçelerimizi sunduk.
Önce Tunç Soyer’e sorularımız var,
Göreve geldiğinizden bu güne, belediyenin kaç taşınmazını sattınız?
Bu paralar, nerelerde kullanıldı?
Borçlar biteceğine her satış sonrası arttı mı?
Sattığınız taşınmazlar altın değerinde iken, neden değerlerinin altında satıldı?
Siz göreve geldiğiniz de, kaç personel belediyede vardı şimdi kaç personel çalışmakta?
Sakin Şehir dediniz, biz tarıma önem veriyoruz dediniz, Seferihisar’a sizin yargılandığınız davalar için gelmekteyim, Sakin Şehir Logo olmanın dışında hiçbir bir iz yok!
Sakin Şehir anlamını ben mi bilmiyorum yoksa siz mi?
Tarıma destek diyorsunuz ya, mandalın bahçeleri yok olmuş, siz hangi tarıma destek veriyorsunuz ben pek anlayamadım.
Aziz Başkan'ın yerine düşünülüyorsunuz da, Aziz Başkanın yerine biz sizi hiç düşünemiyoruz.
Son sorumda, İhale günü neden izinliydiniz, böylesi bir ihalede neden belediyede yoktunuz?
Şimdi de Seferihisar halkına sesleniyorum,
Belediye taşınmazlarınızı satıyor, siz ne yapıyorsunuz?
Bakın biz sizin adınıza, sizin taşınmazlarınız için ta İzmirlerden geliyoruz, siz ne yapıyorsunuz?
Bu mallar sizin atalarınızdan kalan mallar bilmez misiniz?
Hani bir şarkı var, bir sor ara Allah aşkına diye!
Seferihisarlılar olarak bir bakın Allah Aşkına!
Çok Yakında, Seferihisar’da gelişen öyle bir olayı kaleme alacağım ki, YOK Artık diyeceksiniz.
Çok şapkalar düşecek, keller ortaya çıkacak!!!
Yazımı bağlarken, Sedat Ağabeyime çok teşekkür etmek istiyorum, hasta yatağından kalkıp bana her zamanki gibi yol arkadaşlığı yaptığın için sana teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.
