Gaze-Temiz-Gaze-Temiz
http://www.gaze-temiz.com

MUTLU TUNCER ..,

KALEMİNDEN!!!

 

İzmir’i yönettiğini zanneden… Polis ve adliye ilişkilerini, özel hayatına “Hava” olarak yansıtmasıyla ünlü, yaptığı yasadışı inşaatlara kimsenin sesini dahi çıkaramadığı, Şehircilik il Müdürlüğü, belediyelerin, valilik yetkililerinin, bakanlık müfettişlerin karşısında tir tir titrediği, bazı savcıların, yargıçların, polis müdürlerinin kankisi işadamı Mesut Sancak’a, BİR MAHKEME DAHA yeniden hukuk ve ahlak dersi VERDİ


Dersin birinci meali şu:


“Şerefli polisler, şerefli savcılar, şerefli hakimler senin arkadaşın olabilirler ama… Senin adamın olmazlar!”


Dersin ikinci meali şu:


“Gerçek bir işadamı… Bu memlekette karnını doyuran, binalar diken, öyle veya böyle kamyonla para kazanan bir insanoğlu, yaşadığı ülkeye, ülkenin insanlarına çok şey borçludur. Sırf bu nedenle, her kimse bu adam veya kadın, kamuoyuna yalan söyleyemez. İnsanları tehdit edemez…

Kimseye kumpas kuramaz… İftira atamaz… Kendisini sırf parası var diye başkalarından üstün göremez.


Yani o, yaptığı işlerden kazandığı paralardan dolayı, yaşadığı saygın!!! yaşamın yüzü suyu hürmetine topluma sorumlulukları olan bir insandır… Dürüstlük, doğruluk, onun için meziyet değil olması gerekendir… Yani her  insanın olması gerektiğinden daha dikkatli davranması şarttır! Erdemli olmak zorundadır!


Nedir erdem? Şöyle tarif edilmiş: ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.


Şimdi ele aldığımız isme bakacağız…


Mesut Sancak!


Zırhlı araçlara binen… Adliyeye gittiğinde savcıların korumalarının boynuna atlayıp sarıldığı, polise gittiğinde “abi bi emrin var mı?” diye şişirilen, basın yılışıklarının üç kuruşluk reklam alabilmek umuduyla önünde düğme iliklediği bir şahsiyet!


Küfürbaz, kendine bile saygısı olmayan… Tokyo terliklerle ilaç pazarladığı günleri çarçabuk unutmuş, eğitimsiz, bir şahsiyet! Herkese her şeyi yapabilme hakkına sahip olduğunu zanneden bu kişiyi şükür ki; hiç tanımadım. Hiç telefonla konuşmadım. Hiç aynı ortamlarda olmadık… Zaten olamazdık…


Ben klasik müzik dinlerim… İnsanlar için en büyük hazinenin “erdem” olduğuna inanırım. Doğruluğu, dürüstlüğü, paradan, koltuktan, makamdan, havalı arkadaşlardan önde tutarım….


Yani benim Mesut Sancak ile ortak hiçbir yanım yok!


Bu şahsiyetin, Çeşme’de göz göre göre… Herkesi… Tüm yetkili makamları enayi yerine koyarak, Turizm Teşvik alanına devletten kredi alıp, otel ruhsatı ile, rezidanslar yaptığını yazmamdan başka bir temasım olmamıştır. Temas derken… Adamın huyunu ve iftira kabiliyetini bildiğim için kendisini asla aramadım… Çünkü arkadaş, kendisinin yaptığı yasa dışı işleri yazan gazetecilerin ilan alamadıkları için kendisine iftira attığını sayfa sayfa ilanlarla duyurmuş, kendisini övmeyenlere çamur atmayı iş edinmişti. Bunu biliyordum…


Oysa delikanlılık raconu böyle değildir… O dilden konuşursak; (İyi bilirim raconu) delikanlı korkmaz… Saklamaz… İftira atmaz… Kendisini batırmaz!


Ben öyleyim mesela…


Bana kimse, birine iftira attıramaz… Atmam…


Bana kimse kumpas kurduramaz…  Kurmam…


Bana kimse hükmedemez! İzin vermem…


Ben kimseye hükmetmeye kalkmam… Yapmam…


Kimseyi satın almaya yeltenmem...  Kimseye kötü bir iş yaptırmak için uğraşmam… Çünkü toplumun kalitesinin yükselmesi gerektiğine inanıyorum! Bunun gerekli olduğunu görebiliyorum.


Bir insanın satın alınacak kadar alçaldığını görmek istemem…


Şimdi gelelim bu saygın arkadaşa… Bu arkadaş ne yaptı diyeceksiniz?


Anlatayım!!! Ki, tanıyın muhteremi!


Ben Temiz İzmir Derneği’nin Genel Sekreteriyim. Bu derneğin kuruluş amacı ne biliyor musunuz?


Sahtekarlıklarla, yolsuzluklarla mücadele… Pek de cabbar bir başkanımız var… Cabbar erkek kişiyi tanımlar ama, bizimki erkeklere taş çıkartan bir hanımefendi… Doğrusu biz cinsiyetçiliği de sevmeyiz!


Bu dernek, doğal olarak Mesut Sancak isimli yiğit kardeşimizin yasadışı işlerini de ele aldı ve gerekli yayınları yaptı… Biz de gazetelerimizden , yetkililere suç duyuruları yaptık… Halkın ve devletin hakkını koruduk. Daha doğrusu bu ortamda korumaya çalıştık.


Fakat…Heyhat… Kime, kimi şikayet ediyorsun?


Mesut Sancak nam yiğit, benim sekreterimi arayarak bir gece demiş ki:


“Sözcü muhabirini Gökmen Ulu, benim haberimi yaptığı için, içeri girdi. Şimdi sıra Mutlu Tuncer’de… Polisle gereken görüşmeleri yaptım. Bak neler olacak!”


Yani polise gerekli talimatları vermiş! Sen kimsin yahu? Kendini ne zannediyorsun?


Senden korkacağımı mı sanıyorsun? Peki polis kendisini nasıl böyle kullandırabiliyor? Orasını daha sonra detaylı bir şekilde yazacağım size… Bu iş bitmedi çünkü.


Güldüm, geçtim. Birkaç hafta sonra ise, Gasp bürosuna çağırıldım… Temiz İzmir Derneği Başkanı Nivent Kurtuluş ve Ahmet isimli bir şahısla birlikte Mesut Sancak tarafından “şantajcılıkla” suçlanıyorum…


Yalancı şahitler var… Poliste ifade vermişler beni ve Nivent Kurtuluş’u yerin dibine sokuyorlar. Ben hiçbirini tanımıyorum… Bir kere bile karşılaşmışlığım yok!


Kim bunlar?


Gazi Hastanesi sahiplerinden Selim Amato, kendini beynine kurşun sıkarak öldüren Salih Mertan, hastanenin müdürü Adviye Onay Sefa ve hastanelerin işlerini yapan reklam ajansı sahibi (Has Ajans) Harun Aygün… Yalancı tanık olmuşlar! Poliste atmışlar tutmuşlar… Sallamışlar da sallamışlar. Vicdanları mı?  Güldürmeyin beni… Vicdanı olan insanlar, hiç tanımadıkları bir insana, ortada  ne menfaat olursa olsun böyle iftiralar atabilir mi?


Hiçbiri beni tanımadığı halde, birilerinin yazdığı senaryoyu poliste ifade yapmışlar!


Ve bizi Mesut Sancak’a şantaj yapmakla suçlamışlar…


Yani kumpas grubu bunlar… Organize suç işlemek için bir araya gelmişler. Kumpas grubunda bir savcı da var. Daha ifademiz alınmadan, bu müthiş savcı hakkımızda iddianame hazırlayarak Erol Yaraş vasıtası ile bu iddianameyi basına vermiş. Biz ifade için çağırılmayı beklerken, gazetelerde resimlerimiz çıktı. Erol Yaraş isimli çıplak fotoğraf ustası gözlerimize bant da atmayı ihmal etmemiş. Kadın satıcısı haberi yapar gibi, kinini kusmuş. Daha mahkeme dosyayı kabul etmeden basına servisler yapılmış. “Bu haberi büyük büyük kullanın” ricaları edilmiş.
İlan atmacası gazeteciler de, meslektaşlarına atılmış iftiralara aldırmadan bunları haber yaptı iyi mi? İçlerinde benim ağabey dediğim, insanlar da var. En çok da ondan yaralandım. Üç kuruşluk ilana şereflerini sattılar!


Bu dava 2,5 yıl sürdü. Bizim ısrarımızla, Mesut Sancak’a soruldu:


-Mutlu Tuncer’i tanıyor musun?


-Hayır!


-Hiçbir araya geldin mi?


-Hayır.


-Hiç telefonla görüştün mü?


-Hayır…


-Peki sana nasıl şantaj yaptı?


-Ben öyle hissettim!


İşte delikanlılık! Ben de senin uyuşturucu kullandığını ve sattığını hissediyorum DESEM Senin savcın (!)hislerime güvenip bu davayı açar mı ki?
Çatır çatır mahkemede mücadele ettik ve kazandık.  DAVA BERAATİMİZ İLE SONUÇLANDI


Yalancı şahitler mahkemede yalan söylediklerini itiraf ettiler. Topu polislere attılar! “Bu sözleri biz söylemedik, polis yazmış” dediler ifadelerini reddettiler! Ya yaptıklarının büyük bir suç olduğunu anladılar, ya da gerçekten imzaladıkları ifadelerden haberleri yok… Bu ayrı bir dava konusu olacak o zaman anlayacağız…


İşte Mesut sancak bu…


Nivent Kurtuluş’a telefon edip, ana avrat küfürler sarf edip, mahkum olan da o… Delikanlı ya… Kadınlara telefon edip küfür sallıyor, tehdit ediyor… Ama tehditten değil, hakaretten yargılanıyor ve “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına sığınıyor” Hiç mahkemeye gelmiyor ama mahkeme iyi halden cezasında indirim de yapıyor!


İşte bu Mesut Sancak’ın Muhtemelen Erol Yaraş isimli DUAYEN GAZETECİ’nin(!) gazıyla açtırdığı bir başka hakaret davası da bu gün kafasına geçti…


31. Asliye Ceza Mahkemesi bu gün Mesut Sancak’ın bana attığı iftiranın gerçek olmadığına ve yazılarımın gazetecilik ve eleştiri sınırları içinde kaldığına karar verdi. Şimdi gidip istinafta çıkar yol arayacak…


Peki iddiaları neydi, bizim yazdıklarımız neydi?


Mesut kardeş yazdığımız yazıların kendisine hakaret olduğunu iddia etmiş… İmar yolsuzluklarını gündeme getirmemiz, bu arkadaşın FETÖ iddianamesinde isminin geçmesinin falan filan hepsinin yalan olduğunu söylüyor! Bu yazılardan pek zarar görmüş… Vah vah vah!


Bu haberlerin yalan olduğunu söyleyen Mesut Sancak, tüm inşaatları için İMAR AFFINA BAŞVURDU!  Devletin kaçakçılara, imar rantçılarına tanıdığı aftan faydalandı…  Ki, onun bu durumda imar affından faydalanmaması gerekiyor… Bunun için de elimizden geleni yaparak, halkın ve devletin hakkını korumaya çalışacağız…


Velhasıl, Mesut Sancak’ın, havalı havalı, gözaltılarla, polis operasyonlarıyla, tanıdık savcılarla açtırdığı davalar bir bir başına geçti!


Uslandı mı?

Bilemem… Ama onun bizi bitirmek için işbirliği yaptığı bazı kişilerden akıl almayı sürdürdüğü sürece klavuzu karga misali… Başına çok iş geleceğinden korkarım.