x
     

2016 yılında,Fuar İzmir'de..,

7 Nisan 2019 Pazar , 19:24
Okunma: 3211
1 Yorum

şok ölüm haberleri üzerine!

 

Öncelikle duyarlı okuyucularımızın çoğalması, bizleri ziyadesi ile mutlu etmekte,
 
Bir okuyucumuz, bu elim kazanın mahkeme sürecini incelemiş,
 
Rapor kapsamında, itinalı bir çalışma yapmışlar,
 
Bizlere de bu itinalı raporu yayınlamak kaldı,
 
Rapora geçmeden önce,
 
Basına yansıyan haberlerde,
 
“Türkiye'nin en büyük fuar kompleksi Fuar İzmir'de çalışan özel güvenlik görevlisi 24 yaşındaki Şiyar Kalender, yaslandığı demir çitin devrilmesi sonucu dengesini kaybedip beton dere yatağına düştü. Ağır yaralanan Kalender hayatını kaybetti.”
 
Bu elim kazadan sonra, İzmir Valiliği tarafından yapılan inceleme sonucu ne oldu derseniz,
 
Şüphelilerden Hakan Bilgen dışındakiler İzmir BB çalışanı olduklarından soruşturma 4483 sayılı kanuna göre yapılır. İzmir İl İdare Kurulu, 19.01.2016 tarihli 14 sayılı karar ile şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verir.
 
İzmir Valiliği her nedense ölümlü bir kazaya soruşturma izni vermeyerek, olayda kusuru olan kişilerin yargılanmalarına bir nevi engel koymuş,
 
“Müşteki tarafın itirazı üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu, 09.02.2016 tarihinde 2016/27 Esas – 2016/46 Karar sayılı karar ile itirazın kabulüne, soruşturma izni verilmesine karar verilir.”
 
Valiliğin, şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesine kararını, İzmir Bölge İdare Mahkemesi bozmuş,
 
İlerleyen günlerde “soruşturma izni verilmemesine” dair kararları teker teker sizlerle paylaşacağız,
 
Ayrıca İzmir Valiliği tarafından atanan muakkiplerin raporlarındaki çelişkileri de sizlerle paylaşacağız,
 
Gelelim itina ile hazırlanan rapora,
 
“Nivent Hanım size hazırladığım raporu yolluyorum, ölümlü kazaya sebebiyet verenlerin, yargılanmaları önündeki engelleri görmeniz acısından ve kamuoyunun olayı unutmaması için yayınlamanızı rica ediyorum. Halkapınar’da 2 bekçinin ölümüne neden olayı da, lütfen gündeme taşımaya devam edin. Teşekkürler”  
 
OLAY
:
 
 
Olay yerinin fotoğrafı bu haberlerde var. 
 
ADLİ SÜREÇ :
 
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2015/53853 soruşturma dosyası açılır.
 
Müşteki : Mehmet Selim Kalender (mütevefa güvenlik görevlisinin babası).
 
Vekili : Avukat Şinda Zorooğlu Akçay
 
Şüpheliler : Ayhan Işık, Ali Evren Şendur, Mustafa Kapı, Hakan Bilgen (Hakan Bilgen hakkında ayrıca açılan 2016/81253 soruşturma sayılı dosya, bu dosya ile birleştirilir).
 
Suç tarihi : 15.06.2015
 
Suç : Taksirle ölüme neden olma.
 
AEŞ, olay günü verdiği ifadesinde korkulukları standartlara uygun imal ettiklerini ve kusuru olmadığını beyan etmiş.
 
İnşaat Mühendisleri Odası’nın 24.06.2015 tarihli teknik raporuna göre: “… olay mahallindeki tellerin sınır belirleyici ve ayırıcı olarak kullanılması gerekir. Düşey bağlantı elemanları arası açıldıkça yatay yük taşıma kapasitesi düşer. Olay yerindeki düşey taşıyıcı elemanları arası 2,5 metre, korkuluk yüksekliği ise 1 metredir. Mütevefa, tel çite yaklaşarak üzerinden eğilmiş. Çitlerin yatar rijitliği yüksek profillerden imal edilmiş ve insanın eğilemeyeceği yükseklikte tasarlanmış olsa idi kaza gerçekleşmeyebilirdi”.
 
Fuar alanındaki çitler, İzmir BB Fen İşleri Dairesi tarafından yapılmış. Şüphelilerden AEŞ, bu sırada Fen İşleri Dairesi’nde çalışan müdür, AI ise teknisyendir.
 
Şüphelilerden Hakan Bilgen dışındakiler İzmir BB çalışanı olduklarından soruşturma 4483 sayılı kanuna göre yapılır. İzmir İl İdare Kurulu, 19.01.2016 tarihli 14 sayılı karar ile şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verir.
 
Müşteki tarafın itirazı üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu, 09.02.2016 tarihinde 2016/27 Esas – 2016/46 Karar sayılı karar ile itirazın kabulüne, soruşturma izni verilmesine karar verilir.
 
Soruşturma sırasında yaptırılan teknik bilirkişi incelemesine göre: “Olay 15.06.2015 tarihinde saat 03:33’te meydana gelir. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre mütevefa güvenlik görevlisi, hava almak için binadan dışarı çıkıyor. Kanalın etrafındaki demir korkuluklara yaslandığı sırada korkuluklar yerinden çıkıyor ve Şiyar Kalender, 2,44 metre yükseklikten kanala düşüp olay yerinde hayatını kaybediyor”. 
 
AEŞ (inşaat mühendisi), 26.05.2016 tarihli ifadesinde bu kez (15.06.2016’dakinden farklı olarak) “su kanalını ihale ile yaptırdıklarını ve kanalı inşa eden müteahhit ile akdedilen anlaşmada kanal çevresine korkuluk yapılması işinin olmadığını, kanal imalatından sonra kanal korkuluklarını Buğra Gökçe’nin sözlü talimatı üzerine ve tedbiren kendilerinin yaptıklarını, zaten olay mahallinin mesire yeri, gezinti yeri, vs olmadığını, bu nedenle tel çiti yeterli gördüklerini” beyan etmiş.
 
MK (diğer inşaat mühendisi), “işi talimatla yaptığını, talimatı da diğer sanık AEŞ’dan aldığını, zira bu sırada AEŞ’un Fen İşleri Dairesi Başkanlığı’na bağlı Bakım Onarım Hizmetleri Şube Müdürü olduğunu” beyan etmiş.
 
AI (teknisyen) ise “çitleri fuar zamanı, tehlike arzetmesin ve vatandaşlar fuar alanını görebilsinler diye yaptıklarını” beyan etmiş.
 
İddianameye göre: “İnşaat Mühendisleri Odası’nın 24.06.2015 tarihli teknik raporuna göre çitlerin planlaması ve inşaatında çalışan mühendis ve teknisyen olan şüpheliler, İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkındaki Yönetmelik ve Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’ne aykırı imalat yapmış olmakla dikkatsizlik ve özensizlik neticesinde ölüme sebebiyet vermekten sorumludurlar”. 
 
Sevk maddeleri : TCK 37, 85/1, 53/6. 
 
Dava dosyasındaki bilirkişi raporları ve sanıkların görevlerine göre kusur durumları:
 
1-) 04.09.2016 tarihli rapor: Şeyhmus K. K (İnşaat Mühendisi), sadece AEŞ’u asli, MK, AI, HB ve maktülü tali kusurlu bulmuş. 
 
2-) 13.10.2016 tarihli rapor: E. T (güvenlik kamerası analizi yapan görevli) ”maktül, yerde ve kanalda bir şey arıyormuş gibi elinde fenerle bakınıyor, birkaç kez çömelip kalkıyor, hem kanalın içine hem de bulunduğu zemine bakıyor, bir ara doğrulup iki eli korkulukta iken birden yüzüstü kanala düşüyor, ceset saat 04:48’de bir başka vardiya görevlisi tarafından bulunuyor” şeklinde rapor sunmuş.
 
3-) 10.06.2017 tarihli rapor: A. S (Makine Mühendisi, M.B.A, İş Güvenliği Uzmanı), AEŞ ve HB’i asli, Şiyar Kalender’i tali kusurlu, diğerlerini ise kusursuz buluyor.
 
4-) Bu arada sanık AEŞ, dosyaya 15.11.2017 tarihli bir mütalaa sunuyor. Mütalaayı hazırlayan kişi M. B. P (İnşaat Mühendisi ve A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı), dava dosyasındaki sanıklardan bahsetmeyip sadece yağmur suyu kanalı inşaatında çalışan müteahhidin işçilerinin ve müdürlerinin kusurlu ve sorumlu olduklarını tesbit etmiş. Kanal inşaatını yapan müteahhitler Sonat Mühendislik İnşaat Turizm San. Tic. Ltd. Şti. (Necati Atıcı) ve Ermit Mühendislik (Feridun Teker) Yapı İşleri Şube Müdürlüğü Kontrol Şefi İnşaat Mühendisi Murat Yenigün, bu mütalaaya göre kusurludurlar.
 
Mütalaayı hazırlayan ve imzalayan bu kişi, İzmir BB’nin kadrolu çalışanı.
 
5-) 29.12.2017 tarihli rapor: İ.Ç (İnşaat Mühendisi), E.G (İş Güvenliği Uzmanı) ve K.A (İş Güvenliği Uzmanı) oluşan heyete göre: AEŞ asli, Şiyar Kalender (ölen) tali, HB tali kusurlu, diğerleri kusursuzdur.
 
Çitlerin malzeme ve teknik özelliklerine AEŞ karar vermiş ve imalatı kendi ekibine yaptırmış. Tasarım ve imalat, 6331 sayılı kanun madde 4, 5 ile ilgili yönetmeliğin 6, Ek-1/39,40,62,63,64 ile Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelik Bölüm II/5.2 kurallarına aykırı. 
 
Topuk levhası ile ana korkuluk arası açıklıkların 47 cm’den fazla olmaması gerekirken olay yerindeki imalat bu ölçülerde değil.
 
6-) Teknik rapor: A.Ş (İnşaat Mühendisi), L.Ç (İnşaat Mühendisi) ve M.B’dan oluşan heyet, “mukavemete dayanıklı olmayan, bahçe duvarlarında kullanılan, yabancı girmesin diye sınır belirleyici olarak park ve bahçelere konan çitin bu nedenle teknik mukavemet hesablarına ve mevzuata uygun olmadığını, şayet hesaba ve mevzuata uygun yapılsa idi kazanın önlenebileceğini” belirtmişler.
 
*****
 
Yargılama sırasında Genel Sekreter Buğra Gökçe imzalı, 13.07.2016 tarihli 89774 sayılı cevabi yazı dosyaya sunulmuş. Buna göre olay mahallinde fuara gelen vatandaşların o kısma girmemeleri gerektiğini belirlemek üzere İzmir BB çiçeklendirme yapmış. Kaldı ki kanal duvarının kenarlarına tel çit yapılmasının zorunlu olduğuna dair her hangi bir mevzuat hükmü de yokmuş. Mevzuatta sayılan tedbirler, yapım işlerinde çalışan personel ile ilgiliymiş, onlara yönelikmiş. Olay yeri yolmuş (!), fuar binası veya eklentisi olmadığı gibi personelin (sanırım güvenlik görevlilerinin) çalışmasını gerektiren bir yer değilmiş. “Kanunda zorunluluk olmamasına rağmen biz ilave tedbir amaçlı olarak bu korkulukları yaptık” demiş.
 
Maktül, İzmir BB’nin 2015/65335 ihale kayıt numaralı ihale anlaşmasına göre 01.06.2015 – 30.06.2015 aralığında Fuar Alanı’nda 83 daimi güvenlik personelinin görevlendirilmesine ilişkin ihaleyi alan Has Özel Güvenlik Danışmanlık Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti.’nin personeli. Yargılanan diğer sanık Hakan Bilgen de bu firmanın çalışanı. 
 
Hüküm:
 
05.03.2019 tarihli son celsede AEŞ haricindeki diğer sanıkların beraatlerine, sanık AEŞ hakkında ise TCK madde 85/1’e göre 2 yıl 4 ay hapis cezasına, madde 62/1 uyarınca 1/6 oranında indirim uygulanarak 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, Has Özel Güvenlik Danışmanlık Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. yetkilisinin kusurlu bulunması nedeni ile savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiş. 
 
*****
 
5237 sayılı kanun madde 85:
 
Taksirle öldürme (YÜR. TAR.: 01.06.2005)
 
MADDE 85 - (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan (DEĞİŞİK İBARE RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 KANUN NO: 5328/3) altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.)
 
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan (DEĞİŞİK İBARE RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 KANUN NO: 5328/3) onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
 
5237 sayılı kanun madde 62:
 
Takdiri indirim nedenleri (YÜR. TAR.: 01.06.2005)
 
MADDE 62 - (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda (MÜLGA İBARE RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 KANUN NO: 5328/2) birine kadarı indirilir.
 
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.
 
 
5271 sayılı CMK madde 231
 
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
 
MADDE 231 - (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
 
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.
 
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
 
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 08.02.2008 RG NO: 26781 KANUN NO: 5728/562) iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
 
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
 
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
 
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
 
gerekir. (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 25.07.2010 RG NO: 27652 KANUN NO: 6008/7) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 28.06.2014 RG NO: 29044 KANUN NO: 6545/72) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
 
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
 
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
 
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
 
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur. 
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
 
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.12.2006 RG NO: 26381 KANUN NO: 5560/23)
(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
 
(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 08.02.2008 RG NO: 26781 KANUN NO: 5728/562)  
(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasa'nın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
 
 
Madde gerekçesinden:
 
Beşinci fıkrada, ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm kurulmasını gerektirmektedir. Ancak bu hüküm sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurulan hükmün hukuki sonuç doğurup doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı kılınmaktadır. Mahkûmiyet hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilecektir.
 
 
Beşinci fıkrada, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı tutulmaktadır. Böylece, yargılama konusu fiil 255 inci madde uyarınca uzlaşmaya tâbi ise, öncelikle uzlaşma yoluyla uyuşmazlığın sona erdirilmesi denenecektir. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, şartları aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Uzlaşma gerçekleşmediği takdirde ise, mahkeme; mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde, şartları aranmaksızın, uzlaşmayı kabul eden sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen sanığın kabul etmemesi halinde, 231 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş olsa bile, sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin şartları altıncı fıkrada düzenlenmektedir. Buna göre;
 
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması gerekir. Mahkumiyetin kesinleşmiş olması aranacaktır.
 
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekir.
 
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi gerekir. Bu zararın denetim süresince aylık taksitler halinde ödenmesi suretiyle tamamen giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği ise, dokuzuncu fıkrada hüküm altına alınmıştır.
 
Yedinci fıkraya göre, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.
 
Sekizinci fıkraya göre, hükmün açıklanması beş yıl süreyle ertelenir. Bu süre içerisinde sanık denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır. Denetim süresince dava zamanaşımı işlemez. Denetim süresi içinde sanığın ayrıca sekizinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere tâbi kılınmasında da karar verilebilir.
 
Onuncu fıkra, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilebileceğini öngörmektedir.
 
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
 
Son fıkraya göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmayacaktır.
 
(5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU’NUN 231. MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 5560 SAYILI ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN’UN 23. MADDESİNİN GEREKÇESİDİR.)
 
(TASARININ 19. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 23. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.)
MADDE 19 - Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili olarak, dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere yeni fıkralar eklenmiş ve maddenin başlığında da buna uygun olarak değişiklik yapılmıştır.
 
Maddeye eklenen beşinci fıkra ile, hangi tür ve miktarda cezalar bakımından hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilebileceği belirtilmektedir. Buna göre, yargılama sonunda hükmolunan iki yıl ve daha az süreli hapis cezası ile her miktardaki adlî para cezası bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
 
Beşinci fıkrada, ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm kurulmasını gerektirmektedir. Ancak bu hüküm sanık hakkında hukukî sonuç doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurulan hükmün hukukî sonuç doğurup doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı kılınmaktadır. Mahkûmiyet hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilecektir.
 
Beşinci fıkrada, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı tutulmaktadır. Böylece, yargılama konusu fiil 255 inci madde uyarınca uzlaşmaya tabi ise, öncelikle uzlaşma yoluyla uyuşmazlığın sona erdirilmesi denenecektir. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, şartları aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Uzlaşma gerçekleşmediği takdirde ise, mahkeme; mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde, şartları aranmaksızın, uzlaşmayı kabul eden sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen sanığın kabul etmemesi halinde, 231 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş olsa bile, sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
 
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin şartları altıncı fıkrada düzenlenmektedir. Buna göre;
 
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması gerekir. Mahkumiyetin kesinleşmiş olması aranacaktır.
 
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekir.
 
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi gerekir. Bu zararın denetim süresince aylık taksitler halinde ödenmesi suretiyle tamamen giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği ise, dokuzuncu fıkrada hüküm altına alınmıştır.
 
Yedinci fıkraya göre, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
 
Sekizinci fıkraya göre, hükmün açıklanması beş yıl süreyle ertelenir. Bu süre içerisinde sanık denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır. Denetim süresince dava zamanaşımı işlemez. Denetim süresi içinde sanığın ayrıca sekizinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere tabi kılınmasına da karar verilebilir.
 
Onuncu fıkra, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilebileceğini öngörmektedir.
 
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
 
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
 
Son fıkraya göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler, Anayasa’nın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunları’nda yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmayacaktır. 
 
 
28.03.2019 itibarıyla gerekçeli karar henüz hazırlanmadığından takdiri indirim nedenleri ile diğer hüküm gerekçeleri bilinmemektedir.
 
5271 sayılı kanun madde 231 / 9’da belirtilen “mağdura veya kamuya verilen zararın tazmin edilmesi” şartı, ölenin yakınlarının olay sebebi ile hakkettiği maddi ve manevi zararın sanık tarafından ödenmesidir. Olay sebebi ile ölenin ailesi, sanıktan destekten yoksun kalma (maddi) tazminatı ve manevi tazminat hakkına sahiptirler. Sanık, İzmir BB’nin (idarenin) çalışanı olduğundan tazminat talebi idareye yöneltilir ve idarece ödenir. İdare, ödediği tazminat meblağını, kusuru oranında sanığa rücu eder.
 
Ceza dava dosyasından alınan bilgiye göre ölenin yakınları, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2017/112 Esas sayılı dosyası ile İzmir BB aleyhinde maddi ve manevi tazminat davası açmışlar. Bu dosyanın akıbeti ceza dava dosyasından anlaşılamamaktadır. 

 

Konuyu yakinen takip ediyoruz.


Kaynak:



  • Yorum yazmak için üye girişi yapınız. veya
  • Misafir - 7.4.2019 20:16:54

  • Misafir
  • Bu bir iş kazasıdır. Sonuçta hukuk zaten gereğini yapacaktır. Kasıtlı olmayan bir olayı yazmanız çok ilginç. Konu bulamıyorsunuz galiba. Çok istiyorsanız ülkemizde kaç kişi hergün iş kazalarından ölüyor. Bunu araştırın ve yazın. Yada komşumuz Manisada meydana gelen maden faciası (kaza demek çok zor) için niye birşey yazmadınız? Sırf İzmir Büyükşehir Belediyesine saldırmanız inandırıcılığınızı zedeliyor.
  •